Bugün 27 Mayıs darbesi sonucu kurulan düzmece mahkemelerde yargılanıp idam cezasına çarptırılan Adnan Menderes ve arkadaşlarının katledilmelerinin yıldönümü.
27 Mayıs, bir iktidarın hatalarına karşı girişilmiş bir hareketin çok ötesinde anlamlara sahiptir. Hem planlanışı, hem uygulanışı, hem de daha sonraki siyaseti düzenleyici etkileri olması bakımından üzerinde önemle durmayı hak etmektedir.
27 Mayıs’ın önemli bir geleneğin başlangıcı olması bakımından da, Türk siyasal tarihi açısından önemlidir. 27 Mayıs, Türk siyasal tarihinde darbe geleneğini kurumsallaştıran bir zihniyetin hem psikolojik hem de hukuksal alt yapısını meşrulaştırmıştır.
28 Şubat sürecinin kudretli generali İsmail Hakkı Karadayı ve onun izinden gidenler dahil, süreci yürüten asker ve sivil aktörlerin tutumları, Türkiye’deki darbe geleneği üzerinde önemle durmayı gerektirmektedir. Karadayı’nın zamanın başbakanı Erbakan ile yaptığı görüşmenin resmi basına yansımıştı. Bu ntutm aslında darbeci zihniyetin kodlarını okumak bakımından son derece önemlidir. Karadayı’nın Erbakan’a direktif verir gibi konuştuğu bu resim onu ve yaslandığı militarist zihniyet dünyasını çok iyi tanımlıyor. Atanmış ve hükümetin emrinde olması gereken bir bürokrat başbakana hesap sorar gibi, yaramaz bir çocuğu hesaba çeker gibi konuşuyor. Asıl kudretin kendisinde olduğunu hatırlatıyor. Tıpkı faşist ve darbesi alçakların 27 Mayıs ertesinde Menderes'e yaptıklarının benzerini yapıyor.
27 Mayıs darbeci militarist faşizminin ürettiği bir zihniyet uzun yıllar Türk siyasetinin üzerine çöktü. Darbecilerin çoğu, artık her faninin varacağı mutlak ve zerre miktar hata yapılmayan bir yargılayıcının önünde. Binlerce insanin zulüm görüp gözyaşı dökmesine neden olmanın bedelini ödeyecekler. Darbecilerin suçu çok büyük ve dosyaları kabarık. Hak ettiği karşılığı görmesi, özellikle gözyaşı döktürdüğü insanların hesabını vermesi kaçınılmaz. Emin olsunlar ki, kendilerine asla haksızlık yapılmayacaktır.
Siyasal açıdan darbeciler, militarist faşizmin samimi bir temsilcileridir. Darbeciler, Atatürk ilke ve devrimlerinin ve Kemalizm’in savunucusu olarak tanımlıyordu kendilerini. Bu yüzden buna muhalif olarak konumlandırdıkları herkesi düşman görüyorlardu. Darbeciler kendilerini Kemalist olarak tanımlayabilir. Ama asla demokrasi, hukuk, özgürlük ve halk iradesi taraftarı değildirler. Demokrasi, halk iradesi gibi kavramlar sözlüklerinde yoktu. Çoğu ömrünü verdiği kavgayı kaybetti. Sosyoloji ideolojiyi yendi. Ancak yine de darbeciler, 27 Mayıs faşizminin açtığı yolda samimi bir şekilde yürüdüler ve yürümeye devam etmektedirler.
Menderes'in alçakça darbe ile indirilmesinin ardında CHP, üniversiteler, yargı, barolar ve darbeci askerlerin işbirliği vardı. Kuşku yok ki 27 Mayıs alçaklığının arkasında CHP ve ona bağlı sivil güçler vardı. Bunu darbe sonrası askerlerin tavırlarından açıkça anlamak mümkündür. 27 Mayıs: Sol ve sağ militarist Kemalist darbeci zihniyetin halk iradesini alçakça çiğnediği tarih olarak kayıtlara geçti.
27 Mayıs' tan 28 Şubat'a, oradan 15 Temmuz’a darbeciler, İrtica adı altında İslam’ın kadim değerlerini hedef aldılar. Darbeciler Cemil Meriç'in deyimiyle Hira dağının değil, Olimpos Dağı’nın temsilcileriydi.
28 Şubat, 27 Mayıs ruhunu en iyi yansıtan darbedir. Türk solu da darbe karşısında sınıfta kalmıştır. Deniz Gezmiş ve radikal Türk solu, 27 Mayıs darbesini, İlerici Kemalist darbe olarak görür. Temel amaçları ordu ile kol kola girip cici demokrasi dedikleri gerici güçlere karşı devrim yapmaktır. Onun icin radikal sol, yerli değildir.
Radikal sol, darbeci, militarist ve İslam karşıtı olarak bu topraklarda kök salmaya çalıştı. Bu özellikleriyle marjinal kalmaya ve terörize olmaya mahkumdu.