Zeytinburnu'nda 7 katlı 56 daireli boşaltılmış apartman çöktü 2 kişi vefat etti.
Belediyelerin ŞEHİR VE MEDENİYET diye bir dertleri olmadı hiç.
Şehri İnsani kılmak, insanların hayatına ve huzuruna uygun düzenlemek diye bir dertleri de olmadı.
Şehri geleceğe hazırlamak diye bir dertleri de olmadı.
Belediyeler şehre imar rantı penceresinden baktı hep (Parti ayrımı yapmaksızın söylüyorum. Hangi partiyi ele alırsanız durum değişmiyor.)
Şehri çapsız vizyonsuz belediyecilerle rantçı müteahhitler birlikte yaşanmaz kılıyor.
Ülkenin kaynakları bu çerçevede israf ediliyor.
Kentsel dönüşüm yapılırken dahi ferah sokaklar, uygun ve yeterli alt yapı, geleceği gözeten caddeler, yeterli sosyal donatı alanları planlamadan işler yapılıyor. Aynı yerde yıkılıp yenilenirken kat fazlalıkları da verilerek alt yapı yetersizliklerine yenisi ilave edilmektedir.
Bu durumun en çarpıcı örneği İstanbul Levent ve Maslak da boy veren ve fakat;
Yeşil alanı, otoparkları, caddeleri, alt yapısı, sokakları aynı kalan ucube ve artık düzeltilmesi imkansız alanı göstermek gerekmektedir.
Bu örneğin çarpıcı yüzlerce örneğini her birimiz kendi kentlerimizde müşahede etmekteyiz.
İMAR SÖZ KONUSU OLDUĞUNDA; BÜTÜN PARTİLER ORTAKLAŞMAKTA VE ORTAK OPERASYONLARLA ŞEHİRLERİMİZİ YOK ETMEKTE, HAYATIMIZI ZORLAŞTIRMAKTA, MEDENİYET UFKUMUZU DARALTMAKTA HATTA İMHA ETMEKTEDİRLER.
ŞEHİR VE MEDENİYET konusu, sosyologlar, siyaset bilimciler, şehir planlamacıları, din ehlinin de gündeminden çıkalı on yıllar oldu.
Tarihe bakarak medeniyet çıkartmaları yapıp öğünmenin faydası mı var?
Eğer öğünmek faydalı ise İslam medeniyetinin varisleri olarak neden bir şehir medeniyeti inşa edemiyoruz? Var olanı da bertaraf ediyoruz?
Hayatı birbirimize çekilmez kılarken, farklılıklarımızı düşmanlık aracı kılmış iken, birbirimizle uğraşırken bu önemli hususu dikkate almadığımız da kesindir.
Oysa Medeni hayata dokunan, hayatı yaşanılır ve kolay kılan şehirler inşa edebilseydik muhtemelen dokunduğumuz hayatın farklılıkları bize zenginlik ve bereket olarak yansıyacaktı inancındayım.
Dünyevi hırslar, arsadan ferağat etmemeler, belediyelerin göz rant karşılığı göz yummaları, gecekondu apartmanlar, daracık sokaklar, nefes almayı güçleştiren alanlar oluştururken, hayata geniş bir perspektiften bakmamızı da olumsuz etkiliyor düşüncesindeyim.
İbni Haldun'un kişinin yaşadığı coğrafyanın davranış ve karakterlerinin şekillenmesinde etkili olduğunu beyan ettiği hususunu dikkate aldığımızda yaşadığımız mekan ve alanların davranışlarımızı, dolayısıyla da düşüncelerimizi etkilediğini söylemek de mümkündür.
AK Parti Hükümetine, siyasetçilerine, bilim insanlarına ve ilim ehline düşen çok önemli bir görev vardır;
Şehirlerimizi maliyeti ne olursa olsun, yaşanılır, rahat, ferah ve medeni kılmak sorumluluk ve yükümlülüğünün gereğini yerine getirmek zorundadırlar. Diğer partilerin de bu amaca destek vermeleri insani bir zorunluluk haline gelmiştir.