Kan içici baronlar, kandan semiren vampirler İslam coğrafyasından son yüzelli yıldır hiç eksik olmadı.
Kan döktürmek, kan akıtmak için her seferinde bir yol bumaktadırlar.
Son yüz yıldır, etni,k ayrımcılık, etnisitelere zulmettirmeler, mezhepsel ayrımlar, farklı ideolojilere sahip olmalar kan döktürmek aracı olarak kullanıldı.

Coğrafyamızda yaşayan insanlar olarak bize cazip gelen kavmimiz, mezhebimiz, farklı inanç ve düşüncelerimizi çatışma aracı, baskı ve zulüm aracı kılmaktan kaçınmadık.
Kendi gettolarımızı, egemenlik alanlarımızı büyütmek genişletmek adına aslında kucaklaşmamız gereken-kardeş olmamız gereken insanlarla çatışmaktan kaçınmadık.

Şu anda geldiğimiz nokta yeniden belirlenecek haritalara bu çatışma alanlarımızın araç kılınmasıdır.
Ha biz AKLETMEZ İSEK, TEFEKKÜR ETMEZ İSEK, TEZEKKÜR ETMEZ İSEK, yeniden haritalarıla belirlenen zindanlarımıza hapsolunur ve bir elli yüz yıl daha kaybetmiş, SÖMÜRGENLER de daha bir semirmiş olur.

O zaman;
MUHASEBE, TEFEKKÜR, TAAKKUL, TEZEKKÜR zamanıdır. 
Kardeşlik ve dayanışmamızı arttırarak ADALETİ KAİM kılmamızın zamanıdır.
Gettolarımızın, gurup ve cemaat çıkarlarımızın, kavmi hesap ve beklentilerimizin bizi galip kıldığınz inandığımız her nokta; aslında karşıtımız olarak bellediğimiz/belletildiğimiz kardeşimizi kaybettiğimiz, ona zulmettiğimiz noktadır.

Ve tuhaf fakat farketmediğimiz/farketmek istemediğimiz önemli bir husus vardır, o da;
Mazlüm iken zali,m olabildiğimiz, isteyerek veya istemeyerek zulmetmekten kaçınmadığımızdır.Yani mazlum iken aynı zamanda ZALİM olduğumuz durumu.....
Sorgulayalım kendimizi durumumuzu ve yeniden dirilmek nokltasında ellerimizi hesapsız şekilde biribirimize uzatalım ki aramızda var olan ve biriktirdiğimiz/biiktirilen sorunları birlikte sorumluluk alarak çözebilelim.

Vesselam.