Dün 11 Eylül bugün 12 Eylül.
11 Eylül, dünyaya özellikle Müslümanların yaşadığı coğrafyaya karabasan gibi çöken ABD'nin kendi içinde bu operasyona bahane oluşturma günü.
12 Eylül, ABD istekli ve destekli bu Ülke insanına karabasan gibi çöküldüğü gündür.
Ülke insanlarının büyük travmalar yaşamasına sebep olan ve etkileri rejim olarak (Anayasa ve aşırı ulusalcı ruh) hala devam eden bir karabasan.
11 Eylülün işgal ve katliamları ise hala devam etmekte; Afganistan'da, Irak'ta, Suriye'de, Libya'da, Yemen'de, Somali’de…
12 Eylül bu Ülkenin; zihin kodları ile düşünce üretme imkan ve havsalasını hedef alarak yok etti, etkileri hala sürüyor.
11 Eylül ise Müslüman coğrafyanın ayağa kalkma, düşünme ve siyaset üretme, alternatif olabilme imkanlarını hedef alarak yok etti ve etmeye devam ediyor.
12 Eylül insanımızın sessizliği nedeniyle başarılı oldu. Direnme geleneği olmayan, algıları tamamen bloke edilmiş bir toplum direnemedi de.
11 Eylül, yerli işbirlikçi iktidarlar, örgütler veya sanal isimlerle sahaya sürülmüş özünde paramiliter ve fakat adı yerli olan örgütler eliyle kendi istediği başarılı sonuçları almaya devam ediyor.
11 Eylül soğuk savaş sonrası dünyayı yeniden dizayn etme amacının zengin kaynaklara sahip Müslüman coğrafyayı yeni lokmalara ayırarak (İlk lokmalara ayırma ameliyesi 1918 den sonra yapılmış idi) kontrol etme operasyonudur da.
Ne bu Ülke insanı hesap sorabilir duruma gelebildi, ne de Müslüman coğrafya bir araya gelme, dayanışma içinde adil bir kardeşlikle hareket edebilme durumunu oluşturabildi.
Kan akmaya devam eden Libya unutuldu, Somali gündemde hiç değil, Yemen saman alevi misali gündeme geliyor, Suriye ise paylaşımlar tamamlanmadığı için gündemde kalmaya, acımasız şekilde kan akmaya devam ediyor.
Zalimlerle işbirliği yapan, zalim olan acımasız yönetimler (Mısır, İran, Suriye, Suud, BAE v.s.) sanki bir şey yok gibi zulümlerine ve ulusal çıkar isimli perdelerin ardında zalim-barbarlarla işbirliği yapmaya devam etmektedirler.
Mazlum Müslüman coğrafyaya bakıldığında açıkça görülmektedir ki, hem zalim hem de mazlum durumdadırlar. İyice bakılırsa her mazlumun fırsat ve imkan buldukça tereddütsüz zulmettiği görülecektir. Kimseyi ayırt etmeden incelemek gerekir. Oysa Mazluma düşen zulmetmeden zalimle hesaplaşmak, mazlum olan herkes ve kesimle işbirliği ve dayanışma içinde olabilmektir.
Bu nedenle İnancım odur ki, zalim olmadan-zulmetmeden mazlum olan hiçbir toplum; mazlum olmaya devam etmez ve Allah'ın yardımını mutlaka yanında bulur.
Wesselam.