Başlığa bakarak “Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu” diyeniniz olacaktır. Lakin makalenin tümünü okuduğunuzda, başlığın mefhumu muhalifinden yola çıkarak meseleyi daha iyi kavrayacağınız ümit ediyorum.
Bildiğiniz üzere, Çanakkale’de ordularımızın Başkumandanı Alman General Liman Von Sanders idi. Almanya ile aynı pakta yer aldığımız için Almanlar ordumuza silah teçhizat ve komuta düzeyinde askeri danışman yardımı yapıyordu. Aslında bir manada ordumuzun yönetimini Almanlara devretmiştik. 1908 de darbe ile iktidara gelmiş olan ittihat ve terakki partisi, ordularımızı Almanya’nın nam ve hesabına Birinci Dünya savaşına sokmuştu.
Almanlar Avrupa Cephesinde savaşı geniş bir cephede yürüttükleri için oldukça zor durumdadır. Ayrıca, Almanlar Fransa’ya yeni cephe açmak istiyor. Dolayısıyla Almanlar, Osmanlı Cephesiyle itilaf devletlerini meşgul edip, Avrupa Cephesinde rahatlamak istiyordu. Çünkü itilaf devletlerine müstemlekelerinde daima zinde kuvvet gelmektedir. Şayet bu kuvvetler Osmanlıya karşı kanalize edilirlerse, Almanya’nın yeni cepheler açmasına olanak sağlayacaklardır.
General Sanders, Almanya’yı rahatlatmak için ihtilaf devletlerini Çanakkale’de oyalamak için savaşı bilinçli bir şekilde uzatmış, yüz binlerce insanımızın ölümüne sebebiyet vermiştir. Yani insanlarımız bir vekâlet savaşı sonucu gerekenin çok çok üzerinde zayiata uğramıştır.
Yani yüz binlerce askerimiz, ittihatçı kadroların Almanya ve Liman Von Sanders’e ram olması uğruna ve de başkası adına yapılan bir vekâlet savaşı için kahramanca savaşıp şehit düşmüştür. Osmanlı ve Bulgaristan’ın Alman’ların yanında savaşa girmesi, Almanya’nın Rusya’yı Karadeniz’e hapis etmesiyle ilintilidir. Almanya Rusyasız bir Avrupa’yı çok daha kolayı hinternadına dönüştürme imkânına sahipti.
Öte taraftan PKK, Öz Yönetim adı altında Kürdneşin Bölgeleri hendeklerle çevirerek, Devletle, sonu Kürd’ler için hüsranla bitecek bir şehir savasına girişti. Sonuç, Sivil ölümler, harap olmuş Kürd illeri ve şehirlerini terk etmek zorunda kalmış yüz binlerce insan.
Ancak! Başarılı olma şansının olmadığı bilindiği halde, farklı şehirlerde umutsuzca Hendek politikasının sürdürme çabası ve inadı, Yapılanın Kürd’lerin âli menfaatinde ziyade, başkalarının nam ve hesabına yapıldığını kabullenmek gerekir.
Türkiye’nin, Suriye de Muhalifleri desteklemesine karşın, bir yandan İran ve Suriye’nin, diğer yandan devlet erkini yitiren Kemalist bloğun, Erdoğan ile olan savaşlarını, Kürd’lerin sırtında geliştirdikleri bir vekâlet savaşı olduğu bilinmelidir. Yani bu sokak savaşı, Kürd’ler üzerinden Türkiye’yi ve Ak Partiyi tedip etme savaşıdır. yüzbinlerce insanın ölmesi, bu savası Kürd’lerin sırtına yükleyenlerin umurunda değildir. Peki, netice alınmadığı ve ağır zayiat verildiği halde bu öz yönetim paranoyası neden hala ısrarla sürdürülmek istenmektedir. Bu ancak şöyle açıklanabilir. PKK tarafından geliştirilen Bu yeni strateji, içinde Kürd’lerin çıkarının olmadığı, Ancak Kürd’lerin sırtında fakat başkalarının nam ve hesabı adına geliştirilen bir tahmili savaş strateji olarak yorumlanabilir.
Görüldüğü gibi, Çanakkale ve Kürdneşin illerde başkası adına yürütülen vekâlete savaşları neticesinde yaşamını yitiren yüz binlerce Kürd ve Türkün kanı bu kadar pervasızca heba edildi/ediliyor. İttihatçılar gibi PKK’da, küresel ve yerle emperyalizme hizmet ettiğinin hesabını yarın indi ilahide ve halklarına nasıl verecek.