Felsefeci Slavoj Zizek ve Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın makaleler üzerinden özellikle IŞİD ve PKK ile mücadele başlıklarında tartışıyor.
Zizek, Türkiye’nin PKK ile mücadelesini ‘terörizme’ indirgediğini savunurken, IŞİD ile mücadeleyle ilgili de ‘iyi niyetli ihmal’ tanımını ortaya attı.
İbrahim Kalın ise Zizek’in söylediklerine bir makaleyle tek tek yanıt verdi.
Son olarak Sloven felsefeciden hem sözlerine açıklık getiren hem de Kalın’a cevaben yazdığı bir makale geldi.
Atışmanın önemli bir unsuru da İbrahim Kalın'ın, Zizek'i yanlış veriler kullanmakla, kaynaklarının taraflı olmasıyla suçlaması. Zizek'in buna karşılık yaptığı savunma ise, "Kaynaklarımı (Rus değil) Batı medyası ve muhalif Türkiye medyasında çıkan sayısız haber ve yorum yazısı oluşturuyor" oldu.
Tartışmayı başa sararak hatırlayalım...
‘Türkiye hakkında konuşmalıyız’
Marksist felsefeci Slavoj Zizek 9 Aralık'ta New Statesman'de yayımlanan "Türkiye hakkında konuşmalıyız" başlıklı makalesinde, "teröre karşı verilen sözüm ona mücadelenin her medeniyetin kendi içinde bir çatışmaya dönüştüğünü ve bu çatışmada tüm tarafların gerçek düşmanlarına vurmak için Irak Şam İslâm Devleti (IŞİD) ile savaşır gibi yaptığını" savundu.
Türkiye'yi IŞİD'i desteklemek, yaralanan IŞİD üyelerini tedavi etmek ve IŞİD petrolünün Türk topraklarından geçişini kolaylaştırmakla suçlayan Sloven felsefeci, Türkiye'nin 24 Kasım'da Rus savaş uçağını IŞİD hedeflerini bombaladığı için düşürdüğünü imâ etti.
Ayrıca Avrupa Birliği'nin (AB) Suriyeli mülteciler için Türkiye'ye 3 milyar euro yardımda bulunma kararını da eleştirdi.
‘Zizek, Türkiye ve entelektüel ciddiyetsizlik’
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, Zizek’in bu iddialarına, 23 Aralık’ta Al Jazeera’de yayımlanan “Zizek, Türkiye ve entelektüel ciddiyetsizlik” adlı makalesiyle yanıt verdi.
İbrahim Kalın öncelikle, Zizek’in Türk hava sahasını ihlâl ettiği için düşürülen Rus uçağıyla ilgili iddialarına, sonra da IŞİD’e yardım ve örgütle petrol ticareti suçlamalarına karşı argümanlarını sıraladı:
“Zizek'in Rusya'nın Türkiye-Suriye sınırındaki IŞİD hedeflerini bombaladığı iddiası, güvenilir kaynakların tümü tarafından birçok kez çürütüldü. İşin aslı, Rus hava harekâtının başından bu yana düzenlenen saldırılarının yüzde 90'ının hedefinde, IŞİD ile hiçbir ilgisi olmayan Suriyeli muhalif gruplar ve siviller var.”
“Zizek'in Türkiye'nin IŞİD'e gizlice yardım ettiği yönündeki yalan iddiaları, Moskova'nın bu günlerde dile getirdiği klişelerin bir tekrarı. Komik olan şu ki, aslında Rus propagandasına katı muhalefetiyle bilinen Zizek, iş Türkiye'ye saldırmaya gelince Moskova ile aynı safta yer alıyor.”
“Aynı şey Türkiye'nin IŞİD'den petrol satın aldığı iddiası için de geçerli. Söz konusu iddianın hiçbir gerçekçi temeli yok. Fakat şu gerçeği biliyoruz: Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ve Avrupa Birliği (AB), Esed rejimi adına IŞİD'den petrol aldıkları gerekçesiyle bir takım kilit isimlere yaptırım getirdi. Bu isimlerin arasında Suriyeli iş adamı George Hasvani, Suriyeli banker Mudalal Huri ve aynı zamanda Dünya Satranç Federasyonu (eski) Başkanı da olan varlıklı Rus iş adamı Kirsan İlyumzinov de var.”
‘PKK, IŞİD ile savaş bahanesiyle suçlarını gizlemeye çalışıyor’
Zizek’in, Türkiye’nin IŞİD ile mücadele eden Kürtlere karşı savaştığı iddiasına ise Kalın, “Türkiye sadece Türk ve Kürtlerin hayatını tehlikeye atan PKK'lı teröristlerin peşinde” diyerek karşılık verdi:
“Türkiye, kendi topraklarında ve örgütün çok sayıda eğitim kampının bulunduğu Irak'ta PKK teröristleri ile savaşıyor. Geçtiğimiz altı ayda, ABD ve AB'nin terör örgütleri listesinde yer alan PKK, 100'ün üzerinde güvenlik görevlisi ve sivili öldürdü, ki bunların arasında çok sayıda Kürt de vardı. PKK, IŞİD ile savaş bahanesiyle kendi işlediği terör suçlarını gizlemeye çalışıyor. İşin aslı şu ki Türkiye Suriye'de Kürt hedeflerini bombalamıyor. Sadece Türk ve Kürtlerin hayatını tehlikeye atan PKK'lı teröristlerin peşinde. Zizek'e, geçtiğimiz yıl IŞİD Kobani'ye saldırdığında yöre halkına kapılarını açanın Türkiye olduğunu anımsatmakta fayda var. Ayrıca IŞİD'in Kobani'den çıkarılması için Iraklı Peşmerge güçleri ile Özgür Suriye Ordusu'nun geçişine izin veren de yine Türkiye idi.”
Avrupa ve ABD’ye ‘terör’ eleştirisi
Sözcü İbrahim Kalın ayrıca, teröre karşı olunacaksa IŞİD, El Kaide, Boko Haram, ETA veya PKK kaynaklı olup olmadığına bakmadan her türlüsüne karşı durulması gerektiğini belirtti ve “PKK'nın Marksist-Leninist bir terör örgütü olması, işlediği suçları aklamaz” dedi. İbrahim Kalın, Avrupa’ya yönelik eleştirilerini ise şöyle sıraladı:
“Bir yanda IŞİD militanlarını, diğer yanda Almanya'da PEGIDA ve Neo Naziler, Norveç'te Anders Breivik gibi aşırılık yanlısı, yabancı düşmanı ve ırkçı hareket ve bireyleri doğuran Avrupa'daki radikalleşme dalgasını da sorgulamamız gerek. Avrupa ve ABD'deki terör eylemlerinin büyük çoğunluğunun oralarda yetişmiş teröristler tarafından düzenleniyor oluşu, Batılı toplumlarda çok kültürlülük ve toplumsal muhayyilenin başarısızlığına dair bir ikaz olmalı.”
Zizek’ten ‘iyi niyetli ihmal’ tanımı
İbrahim Kalın’ın yanıtlarını Slavoj Zizek yine New Statesman'e yazdığı “Türkiye devletinde çürümüş bir şey mi var?” başlıklı makalesiyle tartıştı.
Zizek yazısında, “Türkiye'nin IŞİD'den petrol satın aldığı” ve “Türkiye'nin Suriye'de IŞİD ile mücadele eden Kürtlere karşı savaştığı” iddialarını reddederek, “Benim iddialarım kaynaklarımın bariz sınırlarıyla da uyumlu olarak çok daha mütevazı ve ihtiyatlı: Türkiye tarafından IŞİD’e yönelik ‘iyi niyetli ihmal’den, IŞİD’in petrol ticaretini ‘kolaylaştırmak’tan bahsettim” dedi.
‘Devlet terörüne de karşı olmalıyız’
İbrahim Kalın’ın “Kürt direnişini terörizme indirgediğini” savunan Zizek, PKK ile ilgili sözlerini ise şöyle eleştirdi:
“PKK’nin bazı eylemleri kesinlikle sorunludur ancak PKK’yı terörist bir örgüte indirgemek ve Kürtlerin asıl durumunun kökünde yatan sebepleri yok saymak anlamsız bir müstehcenliktir. Okuduğum birçok haberden edindiğim izlenim şu: Türkiye kesinlikle IŞİD’in peşinden gittiğiyle kıyaslanamayacak kadar şiddetli bir şekilde ‘PKK'lı teröristlerin’ peşinden gitmektedir ve bunu Kürtlerin haklı kültürel ve siyasi özerklik taleplerini ciddi bir şekilde ele almadan yapmaktadır. Türkiye ‘teröre karşı savaş’ fikrini destekledi, böylece, bu bayrak altında Kürtlere karşı yeni bir şiddetli saldırı dalgasını devreye sokabildi. Bu saldırı dalgası sadece PKK’ya değil aynı zamanda ‘terörün kamusal yüzü’ diye mahkûm edilen yasal Kürt siyasi örgütlerine de yöneliktir. Asıl soru, Kürt silahlı mücadelesinin ne ölçüde Türkiye devletinin zulmüne karşı bir tepkiden ibaret olduğudur.”
“Kalın’ın iddiasını son derece sorunlu bulmamın sebebi budur; ‘Eğer teröre karşıysak, IŞİD, El Kaide, Boko Haram, ETA veya PKK kaynaklı olup olmadığına bakmadan her türlüsüne karşı durmalıyız.’ Evet ama aynı zamanda hepsinden daha tehlikeli olan devlet terörüne de karşı olmalıyız. ‘PKK'nın Marksist-Leninist bir terör örgütü olması, işlediği suçları aklamaz.’ Evet ve Türkiye’nin bir devlet olduğu gerçeği de Türk devletinin işlediği suçları aklamaz.”
“Şöyle devam ediyor Kalın; ‘Avrupa ve ABD'deki terör eylemlerinin büyük çoğunluğunun oralarda yetişmiş teröristler tarafından düzenleniyor oluşu, Batılı toplumlarda çok kültürlülük ve toplumsal muhayyilenin başarısızlığına dair bir ikaz olmalı.’ Hâkim Batılı çok kültürcülüğü uzun zamandır eleştiriyorum. Peki ama bunun yerini tam olarak ne almalıdır? Kesinlikle Türkiye’nin kendi öteki kültürlerine, özellikle de Kürtlere yaklaşım biçimi değil. Kalın’ın ifadelerini başka bir bağlama uyarlayıp açmak gerekirse: PKK eylemleri bir ikaz, Türkiye’nin Kürtlere yaklaşım biçiminin başarısızlığının, Kürtlerin kültürel ve siyasi özerkliklerini elde etmelerine müsaade etmekteki toplumsal muhayyile eksikliğinin net bir işaretidir.”
Kaynak: New Statesman