PKK'nın Türkiye'ye yönelik artan saldırılarının ilk amacı Suriye'deki projesini tahkim etmek ve tamamlamaktır. Örgütün müşterisi olan büyük güçlerin onayı ve belki de doğrudan katkısıyla gerçekleştirilen bu saldırılar ile Türkiye, PKK'nın Suriye'deki kazanımlarını kabul etmese bile, görmezden gelmeye zorlanmaktadır.
PKK, bugün değil, çok uzun bir zaman önce birkaç eşkıya söylemiyle tanımlanamayacak kadar büyük bir soruna evrildi. Bu yüzden küresel sistemin son on-on beş yıldaki evrimi dikkate alınmadan bu kanlı örgütün, ortada makul bir sebep yok iken başlattığı bu kirli savaşı anlamak imkânsızdır.
PKK'dan kaynaklanan sorunun geldiği son nokta, her şeyi olduğu gibi, artık terörü de piyasa konsepti bağlamında değerlendirip yöneten küresel egemen sistemin işleyişi üzerinden değerlendirildiğinde PKK'nın Ramazan, bayram, sivil, asker, Kürt, Türk, hatta HDP'li ayırmaksızın uyguladığı şiddet, terör ve tedhiş politikasını anlamak daha kolay oluyor.
PKK, artık sıradan bir eşkıya grubu değil, aynı zamanda küresel terör piyasasının en cazip tedarikçilerinden biridir. Çünkü kendisine üzerinden kolaylıkla ideoloji üretebilme ve eleman devşirme olanağı sağlayan ve üstelik de en az dört bölge ülkesini etkileyen mümbit bir alanda, Kürt meselesinde neredeyse tekel kurmuştur. PKK'nın istikrarsızlaştırma imkânına sahip olduğu bu coğrafya dünya enerji kaynaklarının önemli kısmını barındırmakla birlikte, aynı zamanda Batı medeniyetine meydan okuyabilme ve alternatif bir medeniyet inşa edebilme imkânı taşıyan İslam dünyasının da tam merkezinde yer almaktadır.
Bunlarla birlikte Kürt meselesinin sağladığı olanaklarla, doğrudan Kürt meselesiyle ilgili olmayan benzer örgütleri de çeken laik ve sosyalist ideolojisiyle ve Batı'nın desteğiyle kolaylıkla eleman da üretebilen PKK'nın kendi ürününü/terörü daha etkin pazarlayabilmek için bir merkeze/bir adrese, dolayısıyla bir toprak parçasına ihtiyacı vardır.
Suriye'nin içine düştüğü kriz, PKK'ya bu ihtiyacını karşılayacak en uygun toprak parçasına konma imkânı vermiştir. PKK, şayet elindeki kantonları birleştirip Akdeniz'e de ulaşabilirse, tam anlamıyla bir “serbest terör bölgesi” inşa etmiş ve terör piyasasında kendisiyle rekabet içinde olan diğer örgütlere büyük bir fark atmış olacaktır. Bu bölgede kurumsallaşması PKK'ya, müşterileri hesabına, İslam Ortadoğu'sunun herhangi bölgesinde kolaylıkla terör ve istikrarsızlık üretme yeteneği de kazandıracaktır.
Kandil'den kesinlikle daha cazip olacak olan bu bölge, başta Türkiye olmak üzere Ortadoğu'nun her ülkesinden, hatta dünyanın farklı bölgelerinden terör örgütlerinin gelip yerleştiği bir eğitim ve operasyon üssü de olacaktır. Türkiye'nin güney sınırı boyunca, tamamen kendilerinin kontrolünde olan yeni bir Bekaa Vadisi kurma başarısı, PKK'yı sadece kendi gücünü ve imkânlarını değil, başka örgütleri de kullanabilen, tarihin en korkunç terör konsorsiyumunu yöneten ve bu gücüyle enerji koridorlarını da kontrol edebilen koordinatör bir terör şirketine dönüştürecektir. Aslında bu proje, uzun zamandır uygulanmakta ve Türkiye'ye ve Suriye muhalefetine karşı savaşan birçok solcu, Baasçı ve mezhepçi örgüt eğitim ve işbirliği için kantonlara eleman göndermeye devam etmektedir.
Başlıktaki sorunun ilk cevabı, bu uzun girişte yer almaktadır. PKK'nın Türkiye'ye yönelik artan saldırılarının ilk amacı Suriye'deki projesini tahkim etmek ve tamamlamaktır. Örgütün müşterisi olan büyük güçlerin onayı ve belki de doğrudan katkısıyla gerçekleştirilen bu saldırılar ile Türkiye, PKK'nın Suriye'deki kazanımlarını kabul etmese bile, görmezden gelmeye zorlanmaktadır. Türkiye'den beklenen gündelik saldırıların sebep olduğu paniğe teslim olarak uzun vadede Türkiye ile birlikte tüm İslam dünyasını etkileyecek gayrimeşru bir terör konsorsiyumuna teslim olmaktır.
PKK, bu saldırıları ile aynı zamanda hem düşmanlarına, hem kendisinin hesabına çalışmayı düşünen daha küçük örgütlere, hem artık PKK dışında bir yaşam arayan Kürtlere, hem de müşterilerine halen etkili operasyonlar yapabilen güçlü bir örgüt olduğu mesajını da vermektedir. Çünkü terör piyasasından/pastasından en büyük payı kapabilmenin en etkin yolu olabildiğince sık ve etkili terör eylemleri gerçekleştirmek ve bu eylemler sırasında olabildiğince acımasız olabilmektir.
Genel olarak terörün nihai hedefi her zaman kitleleri umutsuzluğa sürükleyerek teslim alabilmektedir. Bunu başaramadığı müddetçe, diğer başarıları geçici kazanımlar olarak kalacaktır. Hüseyin Kazım Kadri Paşa, anılarında Makedonya kaybedildikten sonra bazı Osmanlı seçkinlerinin “çok şükür kurtulduk o gaileden” dediklerini nakletmiştir. İşte, PKK/terör bize bunu söylettiği zaman kaybederiz, şehit verdiğimiz zaman değil. Şehitler bizim sadece bu topraklara olan bağlılığımızı ve sahiplik iddiamızı güçlendirir.
Nihat Karademir - Zaman