“Gerek PKK, gerek DAEŞ, gerek FETÖ olsun, terör örgütlerinin saldırılarına maruz kalmamızın nedeni (emperyalizmin) Irak ve Suriye’deki projelerdir. Türkiye’nin politikaları sayesinde bölgede projelerini hayata geçirmekte zorlananlar bizi terör örgütleriyle hizaya getirmeye çalışıyorlar. Dün akşam sayın Mesut Barzani buradaydı, kendileriyle uzun uzun konuştuk, çalıştık. Aynı şekilde Irak’ta da müşterek neler yaparız onları görüştük. Biz 100 yıl öncesini unutmuş olabiliriz ama karşımızdakiler çok iyi hatırlıyor ve öyle de davranıyorlar. Irak, Suriye, Balkanlar, Kafkaslar dediğimiz yerlerin sadece bir asır önce bu ülkenin parçası olduğu, orada yaşayanların öz be öz kardeşimiz olduğu gerçeğine sırtımızı dönemeyiz.” Cumhur Reisi Recep Tayyip Erdoğan. 24/8/2016/Ankara
100 yıl evel İslam milleti eski tabir ile yedi düvelin, küffarın sömürgeci emellerle kurdukları orduların, katil sürülerinin, maceracı hırsızların ve onlarla işbirliği yapan hainlerin muazzam saldırlarına maruz kaldı.100 yıl evvel değer odaklı, tevhid ve adalet odaklı toplum yapısı hastalıklı kurgularla, ırkçılıkla, mezhepçilikle, saçma sapan ideolojilerle paramparça edildi. Sonuçta herbirinin sahip olduğu bütün zenginlikler, müzelerindeki eserlerden kütüphanelerdeki kitaplara, madenlerinden topraklarına, sersefil edilen insan kaynaklarına kadar vahşice sömürüldü, sömürülmeye devam ediliyor. Bütün bu rezil sömürü süreci boyunca bir tek adamlarının burnu kanamadı, onlar adına bu topraklarda terör ile, şiddet ve kan ile vesayet kuranların cephelerinde sol adına, sağ adına, rezil ideolojik saplantılar adına, mezhepler adına ve sayamayacağımız türlü oyun ve planlar adına milyonlarca müslüman katledildi, köle edildi, edilmeye devam ediyor.
Bütün bu demokrasi, hümanizma, eşitlik maskeli sömürgecilik süreci boyunca şüphesiz emperyalizmin en büyük hedefi İslam milletinin kalpgahı olan Türkiye oldu. Adeta bir laboratuar gibi ince ince işledikleri Türkiye toplumunda da en çok paralize edilen kesimler, islam dünyası ile doğal bir ilişki hattı olan Kürt toplumudur. Bu gün çok ince bir akıl ile koydukları emperyalist çitlerle adeta köy köy, kasaba kasaba ortadan ikiye bölünen kürt toplumu, bununla yetinilmemiş kendi içinde de uçuk solcu fantizeler, ırkçı ve islam düşmanı faşist örgütler, akıl dışı din anlayışları ve sayılamayacak kadar çok sayıda terör örgütü eli ile adeta felç edilmiştir.
Kürt dünyası içinde bu emperyalist sömürgeciliğe direniyor numarası çeken hemen bütün sol/sosyalist/faşist örgütlerin, yapıların ortak noktası halktan, halkın değer ve inançlarından olabildiğince uzak olmaları hatta düşman olmalarıdır. Bu özellikleri ile de hepsi birer emperyalist proje, sömürge sürecinin proxy aktörleridirler. Hepsi halk düşmanıdır, hepsi Batılı sömürge güçlerinin bölgedeki sopalarıdırlar.
Bütün bunlar arasından, 100 yıla yaklaşan mücadeleri ile ayakta kalabilmiş, bütün gücünü ve meşruiyetini sömürge güçlerinden değil haktan almış, eline halkın kanı bulaşmamış tek organik hareket Barzani hareketidir.Şeyh Taceddin’nin torunları Barzaniler, bölgede Batılı odaklarca kurdurulan, Batılı sömürgecilerin çıkarlarına bekçilik eden bazı devletlerle neredeyse 100 yıldır köşe kapmaca oynuyorlar. Bu sert mücadele süreci boyunca, defalarca emperyalist güçlerin, İngilizlerin, Rusların ve onların yerli işbirlikçilerinin saldırılarına, katliamlarına maruz kaldılar. Buna rağmen değer odaklı, adalet ve inanç odaklı siyasadan asla vazgeçmediler. Nitekim bütün terör ve kumpaslara rağmen Mesut Barzani liderliğindeki IKBY, İslam dünyasının kalpgahı olarak bildikleri Türkiye ile asla karşı karşıya gelmemiştir. Zaman zaman inkarcı kemalist kadroların akıl dışı uygulamalarına rağmen, Türkiye’yi ve Müslüman ahaliyi asla düşman addetmemişleridir. Bu tavır Türkiye’deki halkın sabır ile adeta ilmek ilmek ördüğü ve 15 Temmuz devrimi ile taçlandırdığı Yeni Türkiye Devrimi benzeri, Kürt toplumunun bütün toplum tabanında büyük bir takdir kazanmıştır.
Emperyalizmin son yıllarda iyice daralan çemberinde, bölgedeki uyduruk örgütlerin kullanım değeri gittikçe azalmaktadır. Hızla yaklaşan acı gerçek, 100 yıldır sürdürdükleri rezil sömürge düzenleri için artık savacak sapkınlar bulamamaları ve bizzat kendilerinin sahaya çıkmasıdır. Nitekim Suriye’de ve Irak’ta olan biten son gelişmeler tam da bunu teyid eder açıklıktadır.
Sayın Mesut Barzani’nin bu hafta içinde, Türkiye’nin Suriye operasyonun başladığı saatlerde gerçekleştirdiği ziyaret, İslam milletinin, Türk, Kürt ve Arap halkının yanında olduğunun, Türkiye’nin güneyine emperyalist güçlerce inşa edilmeye çalışılan koridorun Kürt koridoru değil, yeni bir emperyalist çit olduğunun en yüksek seviyede beyanıdır. Ve PYD başta olmak üzere emperyalist işbirlikçi odakların bütün aksi propagandalarına rağmen bu operasyonun Kürt halkına değil, bölgede yeni tahkimatlar yapan sömürge düzenine karşı olduğunun beyandır.
Karşılamadaki detaylar
Başkan Barzani’nin, ABD Başkan Yardımcısı J. Biden ile hemen aynı saatlere denk getirilen seyahati, gerek karşılama prosedürü, gerek ağırlama düzeyi olarak IKBY’nin en az Amerika kadar önemsendiğini belirtir detaylarla doludur. Türkiye devlet aklının Barzani liderliğindeki IKBY’ne büyük bir jeostratejik değer biçtiğini, güvenilir bir komşu olarak tanımladığını, bölge siyaseti ve Türkiye iç siyasetine etkileri bakımından önemli bir değer atfettiğini söylemek bir gerçeği ifadeden ibarettir.
Başkan Mesut Barzani’nin tevazusu, Müslüman kimliği, bu kimliğin Kürt toplumunda yarattığı saygın kabul, bir kangerene dönüşen Kürt meselesinin çözüm yollarının ve İslam milletinin üzerinde ortaklaşacağı temel değerin vurgulanmasıdır adeta. Sapkın sol fanteziler ve Batılı kurgu terör örgütleri eliyle hemen bütün varoluşsal kimlik öğelerinden uzaklaştırılan, inanç, gelenek, ahlak değerlerinden kopartılan yeni nesil Kürtlerin en başta Kürt toplumu ve bütün Ortadoğu için nasıl yıpratıcı, yıkıcı bir sosyolojiye dönüştüğü her gün biraz daha berraklaşıyor. İşte Başkan Barzani, Kürt toplumunun sosyal genlerine vurgu yaparak, kalander, emin, Müslüman bir Kürt toplumunun bölgede nasıl saygın bir dostluk eli olduğunu, hem Kürtlere hem de her gün biraz daha birbirlerinden desise ve hilelerle uzaklaştırılan bölge halklarına, sadece duruşu ile bile çok net anlatan bir kişilik.
Türkiye Kürtlerine uzun zamandır musallat olan, son birkaç yılda, bir ‘oldu bitti’ ve emperyalist sömürge güçlerinin arkalaması ile Suriye Kürtlerinin iradesine de çöken sapkın sol örgütlerin Kürtlere ve Ortadoğu halkına verebileceği bir şey yoktur. Bir bölge gücü olarak Türkiye’nin, Kürt’ün iradesine musallat olmuş bu terör örgütlerinin tasallutunu kırarak halkın içinden organik siyasanın ve aktörlerin çıkabilmesi için hem Suriye’de hem de kendi içinde sağlıklı demokratik ortamı sağlaması elzemdir.
Kemalist ve Baasçı rejimlerin faşizan politakaları sonucu modern dönemi ıskalayan ve geç kalmış bir milliyetçi dalga içinde ateşlenen Kürt toplumunun daha serinkanlı, daha aklıselim bir siyasaya erişmesi biraz zaman alacaktır. Lakin yedi düvelin itirazına rağmen KKTC’yi bütün maliyetine rağmen taşıyan Türkiye, Irak’ta Arap toplumundan büyük oranda yalıtılmış olan IKBY’yi en az Kıbrıs kadar, büyük bir özgüven ile arkalamalı, korumalı ve bunu aleni hale getirmelidir. Doğrusu Kürtleri, sınır denen emperyalist çitler dolayısıyla yabancı saymak da akıl karı değildir.
Başka vatan yok
Kültürel, sosyal, ekonomik, siyasal açılardan gerçekten geri bıraktırılmış Kürt toplumunun bir kurucu irade olarak Türkiye tarafından korunup, gelişmesi için sağlıklı bir ortamın sağlanması, bölgede ve Türkiye içinde sık sık şirazeden çıkan toplumu hızla serinletecek, bölge jeopolitiğinde muhkem bir hat inşa ederek Ortadoğu’da da ciddi rahatlamalara yol açacaktır. Mesut Barzani liderliği, hem içinden geldikleri tarihsel süreç, hem mensubu bulundukları değer ve kurumlar dolayısıyla Kürtler ve diğer toplum kesimleri açısından büyük değer taşımaktadır.
Bölgede tek kurtuluşun adil bir kardeşlik temelinde işbirliği olduğu ortadadır. İslam dünyasının kalpgahı olan Türkiye artık Kürtleri emperyalizmin insafına terk edemez. Çok iyi niyetlerle başlatılan ve yine işbirlikçiler tarafından akamate uğratılan Süreç, bu defa Türkiye’nin etrafına konan emperyalist çitlerin ötesine de geçerek, daha kavi şekilde yeniden kurgulanmalı. Kürtlerin de Arapların da ve daha başka halkların da Türkiye’den başka bir ‘vatanı’ yoktur.
Mustafa Ekici - Yazar
Star/ Açık Görüş