Serbestiyet yazarı Mücahit Bilici yazdı:
Bir insanda milliyetçilik hissi işgale başlayınca, o insanın benliği takviye olup güçlenmeye, bencilliği ise harlanıp etrafını yakmaya başlar. Hiçbir milliyetçi durduk yerde biz karar verdik artık milliyetçi olacağız demez. Milliyetçi olmak için mutlaka bir mağduriyetin tecrübe veya icad edilmesi gerekir: Ezilmekten, zayıflıktan, dövülmekten kurtulmak için milliyetçi olunmuştur. Mağduriyet çamurunda paklandığı için milliyetçi taptaze bir masumiyete hak kazanmıştır.
Milliyetçiliğin önemli bir özelliği hem onu gerçeklikten koparan bir megalomania ile hareket etmesi hem de onu melekleştirecek bir ezilmişlik ısrarında bulunmasıdır. Milliyetçi hem dünyaya bedeldir hem de dünyanın en ezilmişidir. Hem mangalda kül bırakmaz bir kahramandır hem de dayağı yiyince en kötü tefecinin dilencisidir. “Bize niye sahip çıkmıyorsunuz” diye haset ettiği güçlülerin dilencisi, kendine zulmedenlerin zayıf bir taklitçisidir. Aslında onların gaddarlığının da hasedcisidir. Hayali veya gerçek, kendisine zulmedenler kadar zalim ve gaddar, onlar kadar vicdansız ve insafsız olmayı ister.
Milliyetçi eşitlik ister. Düşmanında olan herşeyi kendi için de istemekte son derece eşitlikçidir. Mesela düşmanına işgalci der. Fakat suçladığı düşmanı gibi düşmanına ait olan yer üzerinde hak iddia etmekten utanmaz. Haritasına sürekli zam gelir. Kendi kaderini tayin hakkından bahseder ancak başkalarının kaderini tayin etme arzusunu da terketmez. “O benim işgalcim, hakkımı arıyorum” diye çıktığı yolun sonunda “o benim işgalcim olacağına ben onun işgalcisi olayım” der. Çünkü o doğru veya yanlışı göremez artık. Onun gördüğü sadece kendidir. Bencilliğini okşayacak bir yalana yıldırım hızıyla inanır. Bencilliğini okşamayan bir gerçeği ise kendisine ihanet olarak görür.
Milliyetçilik bir bünyeye girip onu uyandırdığında tıpkı zararlı uyarıcılar gibi sağlıksız etkilere yolaçar: Girdiği bünyeyi gerçeklikten kopartan bir yanlış özgüven verir. Onu kendi dışına karşı da patolojik bir nefretle doldurur. Kendi melekleştiği ölçüde karşısındakiler şeytanlaşır. Gri renk sahneden çekilir ve dünya siyah ve beyaz olmak üzere (biz ve düşmanlarımız şeklinde) berraklık kazanır. Bu karmaşıklık düşürücü etkisi itibariyle milliyetçilik ortalama insana takibi kolay açık bir reçete, uygulaması basit bir davranış çizelgesi verir. “Benimle ilgili, bana hizmet eder gibi görünen herşey iyi ve güzel, benimle ilgili olmayan ve bana hizmet etmeyen herşey kötü ve çirkin” dedirtir. Abone olmak da kolaydır. Duygulara havale yapılarak gerçekleştirilir.
Milliyetçiliğin önemli bir özelliği de bütün köklülük iddialarına rağmen insanları köksüzleştirmesidir. Tıpkı köylülere “milletin efendisi” diyenlerin o köylüleri şehir meydanına sokmaması gibi. Bunlar da köklerinden utanırlar. Milliyetçiliğin kendinden yanalığı yatayda bir özsaygı gibi görünse de dikeyde kendinden nefret şeklinde tecelli eder. Çünkü milliyetçi kendinden memnun değildir. Özgür olmayışını veya geri kalışını düşman saydıkları ile açıklamaya çalışır. Dış faktörler (dış güçler söylemi) bu işi görür.
Peki bunca üstünlük iddiaları taşıyan bir söylemin mevcut başarısızlığının iç suçlusu kimdir? Yani milliyetçinin kifayetsiz bir muhteris olarak istediğine ulaşmasına engel olmuş, eteklerinden tutup onu yavaşlatmış iç faktörler nelerdir? İşte burada tarihte büyüklük iddiası taşıyan milliyetçi kendinden önceki milletini (eğer Kemalist milliyetçiliğin Osmanlı’ya baktığı gibi doğrudan hain olarak görmüyorsa) mutlaka beceriksiz loser’lar olarak görür. Yüzyıl önce onların kafası çalışmıyordu, fırsatı kaçırdılar. Artık nihayet milliyetçi uyanmıştır ve onların hatasını şimdi telafi edecektir.
Mesela bunu okuyan bir Kürt milliyetçisi yukarıda yazılanların Türk milliyetçiliği ile ilgili olduğunu düşünse hiç itiraz etmez. Aynı şekilde bir Türk milliyetçisi yukarıda yazılanların Kürt milliyetçiliği ile ilgili olduğunu düşünse hiç itiraz etmez. Ama tersi olduğunu hissettikleri an, ihanet edilmiş bir insan tepkisiyle itiraz ederler. Zira buradaki mesele yapısal bir mesele. Bayrağın renginin sarı veya kırmızı olması ile ilgili değil.