erotik shop
Bugun...


İslamcı Türklere göre 'Anadolu' neresidir?
Uzunca bir süredir İslamcı Kürtlerin refleksleri sorgulanıyor. Onların neden sessiz kaldığı ya da neden sahaya çıkmadığı soruluyor. Tüm bunların yanı sıra bir de İdris Naim Şahin’in “seni seviyoruz sayın bakan” diyen bir vatandaşa: “hadi bi takla at da görelim ne kadar sevdiğini” diyerek o vatandaştan kendisini ne kadar sevdiğini ispatlamasını istemesi gibi İslamcı Kürtlerden de Türkiye’yi ne kadar sevdiklerini ispatlamaları veya göstermeleri isteniyor.

facebook-paylas
Tarih: 08-01-2016 14:13
İslamcı Türklere göre 'Anadolu' neresidir?
+ -

Uzunca bir süredir İslamcı Kürtlerin refleksleri sorgulanıyor. Onların neden sessiz kaldığı ya da neden sahaya çıkmadığı soruluyor. Tüm bunların yanı sıra bir de İdris Naim Şahin’in “seni seviyoruz sayın bakan” diyen bir vatandaşa: “hadi bi takla at da görelim ne kadar sevdiğini” diyerek o vatandaştan kendisini ne kadar sevdiğini ispatlamasını istemesi gibi İslamcı Kürtlerden de Türkiye’yi ne kadar sevdiklerini ispatlamaları veya göstermeleri isteniyor.

Sözgelimi, Yeni Şafak’tan Faruk Aksoy: “İslamcılara göre Kürdistan neresidir?” başlıklı yazısında “İslamcı Kürtler, PKK’ya yönelik eleştirilerini; ‘Kürdistan’ı gavurlaştıramayacaksınız!’ cümlesiyle özetliyor” diyor ve sonraki satırlarda Kürtlerden takla atmasını istiyor.

Şöyle diyor Aksoy: “HDP dışında partilere oy veren seçmenin tamamı, Türkiye sınırları içinde “Kürdistan” diye bir yerin varlığını kabul etmiyor. Buna karşın HDP’ye oy veren ya da vermeyen Kürtlerin tamamı da “Kürdistan” diye bir yerin varlığına inanıyor.”

Yazının birçok yerinde tespit hataları var. Aksoy, bu yazıyı kaleme almadan önce kaç İslamcı Kürt ile konuştu, bölgede kaç İslami yapıyı tanıyor, merak ediyorum.

Bir defa İslamcı Kürtler, PKK’ya eleştirilerini “Kürdistan’ı gavurlaştıramayacaksınız” şeklinde özetlemedi hiçbir zaman. İslamcı Kürtlerin Kemalizm’e, Türk ırkçılığına, Gökalpçi/Atsızcı kafaya eleştirisi neyse PKK’ya da eleştirisi odur. Dolaysıyla mesele asla “gavurlaştırmaya” indirgenmemiştir. PKK, Kemalist felsefenin bir nüvesidir. İslamcı Kürtler ise bu felsefeye bir bütün olarak karşıdır. Bunun içinde sadece PKK’ya İslamsızlaştırma pratiği olduğu için eleştiri yoktur. Kürt İslamcılar, aynı zamanda PKK’yı Kürt ırkçılığı yaptığı için, katı sekülerizmi dayattığı için, cetvelle “makbul Kürt vatandaşı”nı tarif ettiği için, Kürtlerle “efendi-köle” ilişkisi kurmak istediği için, kendisi gibi düşünmeyen herkesi dışladığı ve yaşam hakkı tanımadığı için de sert bir biçimde eleştirmektedir.

Bir başka tespit hatası şu: hem “HDP’ye oy vermeyenlerin tamamı Kürdistan diye bir yerin varlığını kabul etmiyor” diyor, hem de “HDP’ye oy veren ya da vermeyen Kürtlerin tamamı Kürdistan diye bir yerin varlığına inanıyor” diyor.

Şimdi sormak lazım, HDP dışındaki partilere oy veren seçmenler hem Kürdistan’ın varlığını kabul etmeyip hem Kürdistan diye bir yerin varlığına nasıl inanıyor? Bu bahsettiğiniz HDP’ye oy vermeyen seçmenler, söz gelimi Ak Partili Kürtler, varlığına inanmadıkları Kürdistan’ın var olduğuna nasıl inanıyor? Bence buradakafası karışık olan Faruk Aksoy’dur. Çünkü ilk cümlesinde bir önermede bulunuyor. İkinci cümlesinde ise ilk cümlede yaptığı önermeyi tekzip ediyor.

Diğer bir husus da şu: “Kürdistan” denilen yer, en azından İslamcı Kürtlerin “Kürdistan” dediği yer neresidir? İslamcı Kürtler, “Kürdistan” derken nereyi kastetmektedir? Aksoy’un bu soruların cevabını iyi bilmediğini ya da araştırmadığını düşünüyorum. Zira eğer biliyor olsaydı, İslamcıların “Kürdistan” derken bir devleti değil, yüzyıllardır var olan, Osmanlı’nın, hatta Atatürk’ün bile “Kürdistan” diye ifade ettiği yerin “bir coğrafya adı” olduğunu bilirdi.

Diyelim ki Aksoy, Kürdistan’ın bir coğrafyaya verilen yer adı olduğunu bildiği halde bunları yazdı ve Kürdistan diye bir coğrafyanın olmadığını söyledi. (ki eğer öyleyse bu çok daha sorundur) Öyleyse“Anadolu” diye adlandırdığımız yer neresidir peki? “Anadolu” var mıdır? “Anadolu” diye adlandırılan yer devlet midir? Yoksa bir coğrafya adı mıdır?

Aksoy’dan bu soruları cevaplandırmasını istemek ne kadar abes ve nobranca ise, Aksoy’un ya da onun gibi düşünenlerin, İslamcı Kürtlerden “Kürdistan neresidir?” sorusuna yanıt istemesi de o kadar abes ve nobrancadır.

Şimdi Aksoy’un yazısındaki en ilginç kısma gelelim. Şöyle demiş: “Benim anladığım kadarıyla, Türk devleti için “Kürdistan” diye bir yer yoktur. İran’da, Suriye’de, Irak’ta ve Türkiye’de yaşayan Kürtler vardır”

Bingo… Aksoy, “Kürt vardır, Kürdistan yoktur” noktasına geldi. Kendisi belki de “Türk vardır, Anadolu yoktur” da diyebilir, bilmiyorum. Ama şunu ısrarla belirtmekte fayda var. Anadolu da, Kürdistan da birer coğrafya adıdır ve her ikisi de vardır. Üzgünüm ama biz “yoktur” deyince yok olmuyorlar, olmayacaklar.

Ancak ilginç olan kısım bu değil. Aksoy’un “Irak’ta da Kürdistan yoktur” demesi çok ilginç. Yani, zihin dünyanızda “Kürdistan”, bir devlet olarak kodlanmış olacak, Kürdistan’ın bir coğrafya adı olduğuna dair bir bilginiz olmayacak, ama buna rağmen Irak Kürdistanı’na “yok” diyeceksiniz. Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu?

Hem Ak Parti felsefesinden dem vuracaksınız, hem yazınızın birçok yerinde Ak Parti’yi anlatacaksınız, hem de Ak Parti Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu’nun“Irak Kürdistanı” dediği, Ak Parti’nin Kurucu Genel Başkanı Tayyip Erdoğan’ın Diyarbakır’ın ortasında“Irak Kürdistanı” diye ifade ettiği ve Barzani ile ikili görüşmelerde bayrağını koyduklarıIrak Kürdistanı’na “Irak’ta Kürdistan yok, Kürtler var” diyeceksiniz.Bu açıkça “Ak Parti felsefesini ve terminolojisini bilmemek” değil de nedir? Bu açıkça “yok saymak, görmezden gelmek, inkâr etmek” değil de nedir?

Son olarak yazının son paragrafındaki “devleti yöneten Ak Parti’nin ajandasında, Türkiye topraklarında “Kürdistan” (devleti demek istiyor) diye bir yer görünmüyor”  değerlendirmesini “hazır ve önyargılı bilgi tüketiciliği”nin bir sonucu olarak okumak gerekiyor. Zira böyle bir değerlendirmenin alt yapısının olması gerekiyor. Yazı İslamcılara hitaben yazıldığına göre, yazar, İslamcı Kürtlerin Kürdistan Devleti istediğini düşünüyor ve kendi ürettiği düşünceye cevap veriyor, “devlet mevlet yok, hatırlatırım” diyor.

Ne kadar da araştırmacı gazetecilik… Sayın Aksoy, Allah aşkına kaç İslamcı Kürde “devlet istiyor musunuz?” diye sordunuz da bu sonuca ulaştınız? Kaç İslamcı Kürt’ten devlet kurmak istediğini işittiniz? Size hangi İslamcı yapı, STK, oluşum, “biz devlet kurmak istiyoruz” dedi? Mesela İslamcı Kürtlerin büyük kısmı Ak Parti’ye oy veriyor? O halde Ak Parti’ye oy veren İslamcı Kürtler, “Ak Parti, Kürdistan Devleti kursun” diye mi veriyor?

Evvela şunları bilmeniz gerekiyor:

1-PKK’nın Kürdistan devleti istemesi, İslamcıların Kürdistan derken bir devleti kastettikleri anlamına gelmez.

2-İslamcı Kürtler, aynı delikten ikinci defa ısırtmaz kendini. Dolaysıyla ikinci defa da “ulus devlet”e evet demez.

3-İslamcı Türkler yekpare bir düşünceye sahip olmadığı gibi İslamcı Kürtler de yekpare bir düşünceye sahip değildir. Dolaysıyla genelleme yapmak son derece anlamsızdır.

4-Hiç kimsenin, “elinde bir cetvel varmışçasına” bir başkasının yurtseverliğini, ülke sevgisini ölçmeye hakkı ve yetkisi yoktur. Hiç kimsenin kendisini “bilirkişi” yerine koyarak başkasına “hadi bana ispat et” deme hakkı yoktur.

5-Hiç kimse bu toprakların gerçek sahibi değildir. Mutlak sahip Allah’tır. Coğrafyalar kaderdir. Coğrafyaların kaderlerini tayin eden de yine Allah’tır.

Son tahlilde yazıdaki özne her ne kadar Faruk Aksoy olsa da asıl itibariyle İslamcı Kürtlere Aksoy gibi yaklaşan hatırı sayılır bir kitlenin var olduğunu bilmek gerekiyor. Bu nedenle söz konusu yaklaşımı oraya çıkaran sosyolojiyi, bu yaklaşımı üreten sebepleri, İslamcı Kürtlerin bugüne kadar neden kendisini ifade edemediğini ve aktörleşemediğini konuşmanın da vakti gelmiştir artık.

Öyleyse duyurusunu yapalım:

Bir sonraki yazımızın başlığı: “İslamcı Kürtler neden aktörleş(e)medi?” olacak…

{ Bayram Zilan - Milat }




Bu haber 2997 defa okunmuştur.

YORUMLAR

Henüz Yorum Eklenmemiştir.Bu Haber'e ilk yorum yapan siz olun.

YORUM YAZ



İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER HABERLER
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
YUKARI