erotik shop
Bugun...


Yenikapı ruhu kimlerin kıskacında!
Yeni Şafak yazarı Leyla İpekçi, gazetenin geçen hafta Emekli Albay Hasan Atilla Uğur'la yaptığı söyleşide geçen, ''2.darbe kalkışması Kürt aşiretlerin desteğiyle olacak'' iddialara sert eleştiriler yöneltti.

facebook-paylas
Tarih: 04-10-2016 16:43
Yenikapı ruhu kimlerin kıskacında!
+ -

Yeni Şafak yazarı Leyla İpekçi, gazetenin geçen hafta Emekli Albay Hasan Atilla Uğur'la yaptığı söyleşide geçen, ''2.darbe kalkışması Kürt aşiretlerin desteğiyle olacak'' iddialarına  ''Yenikapı ruhu kimlerin kıskacında!'' başlıklı bir yazıyla sert eleştiriler yöneltti. 

İşte o yazı: 

15 Temmuz darbe ve işgal girişimi başarılı olsaydı, 'yurtta sulh' konseyinin bildirisinden de anladığımız gibi, nurtopu gibi bir Kemalist darbemiz daha olacaktı. Fetö kendini daha da diplere saklayacağı için, bir kez daha darbecilikle özdeşleşecekti Kemalizm.

AKP ilk iktidara geldiği dönemde ılımlı İslam üzerinden Amerika'nın BOP projesine suç ortaklığı ediyor diye kıyamet koparmıştı Kemalistler. Irak işgaline ortak olmamak için farklı kesimlerden işgal karşıtları olarak sokağa çıktığımız günlerde sol grupların içinde hep şu slogana denk gelirdik: “Katil ABD işbirlikçi AKP!”

Bu örgütlü karalamalar parti kapatılma davasına dek varacak olan 2000'ler boyunca farklı kisvelerde devam etti. İsraillilerin Kürtlerden toprak satın aldığı ve AKP'nin bağımsızlığımızı Yahudilere ve dolayısıyla neocon'lara peşkeş çektiği haberleriyle, yorumlarıyla ciddi ciddi gündem oluşturulurdu.

Bugün Güneydoğu'da aşiretlerin vergi borcunun İngiliz konsolosluğu tarafından ödenmiş olduğuna dair bir demeç manşet olup memleketin gündemine otururken, aklıma gelen belki sizin de aklınıza gelmiştir:

İsrailliler Kürtler'den toprak satın alamayınca, şimdi de tevatüre göre İngilizler Kürt ve Arap aşiretlerini satın almıştı! Otuz yıldır Kürtlerle Türkler arasında iç savaş çıkarmaya ant içenler hangi güçlerin elinde araç olmuştur bilemiyoruz, kanıtları kağıt üstünde olmasa da, elbet hayattaki tecrübelerimiz birikiyor ama.

***

Türkiye'nin gündemine oturacak, sinir uçlarıyla oynayacak böyle bir demecin gerçekliğine ulaşmak için habercilik, söz konusu olan muhatapları arayıp sorma, soruşturma, halk arasında algıları ve konuşulanları öğrenme, yerinde araştırma, ilgili muhataplara soru sorma ve adı geçen kurumları arama gibi gazetecilik faaliyetleri gerekiyor.

Evet belki Güneydoğu'da böyle bir girişim olmuş, belki ötesi de olmuştur, bu konuya muhatap olanlar da ortadadır. Ama demecin içindekileri olumlu ya da olumsuz olarak destekleyecek bir haber ve gazetecilik çalışması henüz yapılmamış olduğundan gerçeğin oranını da bilemiyor, ölçemiyoruz. Sadece kasıtlarımıza delil oluşturma niyetiyle yorum yapıyoruz.

Ama şunu biliyoruz geniş zamanlı olarak: Bu ülkede hendek kazmaya, canlı kalkan olarak kullanılmaya, terör ve darbeyle hükümeti devirmeye destek vermeyen Kürtlerin canıyla ödedikleri bedeli hiçe sayıp onların yine 'yabancılar tarafından' satın alındıklarını söyleyerek küstürüp ayaklandıracak birileri şimdi olduğu gibi, geçmişte de vardı. Kemalist ve vatanseverlik kisvesi onların tekelindeydi.

***

Yüz elli yıllık tarihimize bakacak olursak derin faaliyetler cennetidir bu anlamda bu ülke. Tıpkı tarihteki Dersim olaylarının, İstiklal Mahkemelerinin, Babıali baskınının, 6-7 Eylül dehşetinin, Menderes'in asılmasının, 80 öncesi anarşinin, Susurluk çetesinin ve bunun gibi onlarca operatif faaliyetin içyüzündeki 'derin izler'in ve bu izlere iktidardayken de muhalefetteyken de daima yön vermiş Kemalizm destekçisi partinin hayatımızda açtığı yaraların 'derin' tanığıdır bu millet.

Ergenekon ve Balyoz gibi davaları sahte delillerle destekleyen ve kendilerine engel olarak gördükleri makamdaki rütbelileri uzaklaştırmayı hedefleyen fetö kumpasları olmasaydı bile: Uzun yıllara yayılan bu derin devlet tecrübemizin hayatımızdaki karşılığı bakidir. Ve maalesef kendine Kemalist, yerli, milliyetçi, devletçi, vatanperver, ulusalcı diyen kadroların ABD ittifaklı gerçekleştirdikleri darbeler kanlı tarihimizin arşivinde elan canlıdır.

***

Ergenekon, Balyoz sahteydi belki ama işte en yakın tarihteki zulümler ortada. 28 Şubat'ta anası başörtülü diye ordudan atılanlar, oruç tutuyor diye ihbar edilenler, karısı örtülü diye bürokrasiden atılanlar, irticacı diye fişlenenler, başörtüsü yüzünden üniversiteye gidemeyen kızlar, devlet bankalarının içini boşaltanlar, faiz lobiciliğiyle servetlerine servet katanlar halen apaçık gerçek.

Sözü şuna getireceğim: Darbeci diye haksız yere fetö kumpasıyla içeri atılan Kemalist kadroların mağduriyeti bütün bu darbe, kumpas, işkence ve katliamlar tarihimizin kefareti olamaz. İrticaya karşı yapılmış darbelerin geniş zamanlı azmettiricisi; “bizim çocuklar” diyerek kimi zaman suçunu alenileştirmiş de olsa, elbette bugünkü Kemalist kadroların mağduriyeti 'ABD'li odaklar' ile girilen bu kanlı ittifakların kefareti olamaz.

***

“Katil ABD işbirlikçi AKP” sloganı atan solculardan bahsetmiştim başta. Evet. Söyleme döküldüğünde solun hep anti emperyalist, bağımsızlık sevdası ve vatanperver nitelikleri öne çıkarılırken, hayatın içinde çoğunlukla Batılı değerleri yaşayan, laikliği hayat tarzı olarak ideoloji haline getiren, geleneğin izlerini bugünün sesiyle harmanlamaktan dahi imtina edecek kadar geçmişinden kopuk / yabancı yanı belirginleşir.


15 Temmuz sonrası kurulmuş gönüller ittifakı olan Yenikapı ruhunu hızla yok sayan CHP'nin bugün temsil ettiği Kemalizm'in gönüllerde darbeciliğe, derin devlet faaliyetlerine değil de hakkaniyete hizmet etmesini beklemekte yine zorlanıyorsak, şahitliklerimiz elan canlı olduğundandır. 15 Temmuz'da tanka karşı demokrasisini korumaktan ziyade darbenin gidişatına göre askerler kafa kesti gibi birtakım çarpıtma haberleri paylaşanların demokrasi, çoğulculuk, hukuk ve demokrasi gibi konulardaki hassasiyetine ne kadar şahitsek!




Bu haber 900 defa okunmuştur.

YORUMLAR

Henüz Yorum Eklenmemiştir.Bu Haber'e ilk yorum yapan siz olun.

YORUM YAZ



İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER HABERLER
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
YUKARI