Malumunuz 1.Dünya savaşının galipleri coğrafyamızı cetvelle devletçiklere ayırıp bizi de boylara ve soylara göre bölünce zaten bizi bize bırakmaları beklenemezdi…
Her birimiz için bizi devletçiğimizde onların adına yönetecek manevi evlatlarından seçtikleri sahte kahramanlar/kurtarıcılar, hayali savaşların belgelendirildiği yalan tarih kitapları ve bizi dönüştürüp kendilerine hayran ve hizmetkar kılacak ideolojileri bizim(!) için ikame ettiler.
Bu kurtarıcılarımız(!) bizleri onlara hayran bırakıp hizmetçi kılmak için gerçek tarih kitaplarımızı yok etti. Alfabe, kılık kıyafet, yaşam tarzı, eğitim ve hukuk sistemimizi onların emrettiği şekilde düzenledi ve yalan tarihin sahte kahramanlarının heykellerini dikti, kanunlarla koruma altına aldı ve bize tayin edilen ideolojiye iman etmemiz için gereken her ne varsa yaptı.
Her devletçiğimiz için yazılan tarih kitaplarında diğer devletçiğimiz düşman, iktidardaki ideolojisi zalim ve halkı da hain olarak nakşedildi.
Bizim payımıza yani Anadolu da kurulan Türkiye Cumhuriyetine Kemalizim, İran’a şiaizim, Araplara da Baas düştü. Milleti İbrahim mensubu Türkler, Araplar ve Farslar kendilerine dayatılan zulüm rejimlerinin baskı ve asimilasyonuna bir asır boyunca tabi olurken; 4 devlet arasında bölünen Kürdistan coğrafyasında yaşayan Kürtler ise Kemalizim, Baas ve Şiaizim zulümlerini tümünden tatmak zorunda kaldı…
Tabi bizlere yeni alfabeler ile öğretilen yalan tarihe göre bizler de bir asırıdır; Kemalizmi Türkçü ve ulusçu aynı zamanda Araplara ve Baas rejimine düşman onları da Kemalizme düşman biliyorduk. Aynı zamanda Kemalizmi Farslara ve İran Şia rejimine düşman onları Kemalizme düşman biliyorduk.
Çünkü tüm tarih kitaplarında onların ihanetini okuyor, bize tayin ettikleri çağdaş(!) idarecilerimizden öyle duyuyorduk. Hatta bize kızdıklarında bizi İran üzerinden veya Araplar üzerinden dövüyor ve bizleri Türkiye’yi İran yapmakla suçluyor, Arap krallığını buraya taşımakla itham ediyor ve bize ‘İran’a git’ deniliyordu…
Bu durum; Kemalizim türlü zulüm ve baskılara rağmen Kürtleri dönüştüremeyeceği anlaşılıp Kürtler için de tarihini, geleceğini, dinini, özünü unutturma, onlara yeni tarih yazma, sahte kahraman yaratma, heykelini dikme, Kürtleri ulusçu, ırkçı ve seküler yaparak Millet-i İbrahim mensubu diğer milletlere düşman yapmakla görevlendirdiği Apoizim sahneye çıkana kadar da devam etti.
PKK’nin bu tiyatronun sahnesinde yer almasıyla birlikte Türkler Kemalizim’de, Araplar Baas’ta ve Farslar da Şiaizim’de yanıldıklarını anladılar ama yine de hiçbiri Kürtler kadar derin ve acı bir travma yaşamadı.
Kürtler, PKK’yi (Apoizmi) Türkiye’de Kemalizme karşı ve düşman, İran’da Şiaizme karşı ve düşman, Irak’ta Baasa karşı ve düşman, Suriye’de Esad’a karşı ve düşman ve tabi ki birleşik Bağımsız Kürdistan kuracak diye biliyordu.
Ancak bir asırdır izleyip ona göre kendimizi, safımızı, duruşumuzu belirlediğimiz tiyatronun son perdesinde PKK/YPG’nin hırçın rolü nedeniyle sahne perdesi yırtılınca sahne arkası ortaya çıktı ve hazin/hain gerçeği tüm çıplaklığı ile gördük.
Apoizimin;
Türkiye’de Kemalizmin dostu, Türklere ve Kürtlere düşman. Suriye’de Baas/Esad’ın dostu, Kürtlere ve Araplara düşman. Irak’ta Baas/Bağdat’ın dostu, Kürtlere ve Araplara düşman. Kürdistan’da Baas ve İran’ın dostu, Kürtlere düşman. İran’da Şiaizimin dostu, Kürtlere ve Farslara düşman olduğunu tüm çıplaklığıyla gördük.
Kemalizmin;
Türkiye’de Apoizmin dostu/müttefiki, Türklere ve Kürtlere düşman. İran’da şiaizmin dostu/müttefiki, Farslara düşman. Lübnan’da Hizbullahın dostu/müttefiki, sünnilere düşman. Irak’da Baasın dostu/müttefiki, Araplara düşman. Suriye’de Esad’ın dostu/müttefiki, Araplara, Kürtlere, Türkmenlere düşman ve Kürdistan’da Apoizimin dostu, Berzani’ye/Kürtlere ve Türkmenlere düşman olduğunu gördük.
Gördük ki: Bize İran’a git diyenler meğer İran’ın dostu, mollaların müridiymiş. Bize bölünme paranoyası ve iç düşman dayatması yapanlar meğer bölücü dedikleri Apocular ile öz kardeşmiş. Bizi çağdaş Türkiye’yi Arap diktatörlüğüne çevirmekle itham edenler meğer Arap diktatörlerin müttefiki ve bize kendini demokrat diye tanıtanlar meğer dünyanın her yerinde askeri darbe ve cuntalarından yanaymış…
Gördük ki; ABD’ye büyük şeytan diyen İran Mollaları meğer o şeytanın bu coğrafyadaki değneğiymiş. Araplara ve Baas’a düşman bildiğimiz mollalar meğer Baas diktatörlüğünün dış kapı bekçisiymiş ve onların saltanatı için savaşmak onlar için ibadetmiş. Meğer İran hergün ipe çektiği Kürtleri PKK’nin rızasıyla çekiyormuş.
Gördük ki; Kürtlere kimlik, mükiyet ve yaşam hakkın vermeyen Esad diktatörlüğü ve sözde Kürtlerin bu haklarını savunan Apoistler müttefik ve din kardeşiymiş.
Son perde olmasa hala Türkiye’deki Kürt gençlerinin binlercesi daha yapılan ‘Bağımsız Kürdistan’ algısına inanıp Esad uğruna ölmeye gidecekti.
Bu son perde olmasa; Pkk-Türksolu ittifakı, Pkk-İran ittifakı, Goran-İran ittifakı, Pkk-Bağdat İttifakı, Pkk-Esad ittifakı, Pkk-Hizbullah ittifakı olmasa biz bu yalan tarihe ve bu tiyatroya daha uzun yıllar daha inanancaktık. Hatta şöyle bir tiyatro sahnesini bir arka odasına bakın orada Pkk-İşid ittifakını göreceksiniz.
Şimdi gördük ki; Dünya egemenlerin bizi sömürmek, birbirimize düşman etmek, islamdan koparmak için inşa ettiği bir tek zulüm rejimi varmış ve bu rejimin Türkiye’de adı kemalizim, Kürdistan’da adı Apoizim, Iran’da adı Şiaizim, Araplarda ise Baasmış…
Meğer ne Kemalistler Türkçü ve Türkleri seven, ne Mollalar Farsçı ve farsları seven, ne Baas Arapçı ve Arapları seven ne de Pkk Kürtçü ve Kürtleri sevenmiş; Hepsi Siyonist ve Emperyalistleri seven ve onlar adına bizi yöneten ve bizi onlara köle etmekle görevli Türklerin, Arapların, Farsların ve Kürtlerin düşmanı taşeron kuklalarmış.
Meğer hepsi öz be öz kardeş ve aynı amaca hizmet ediyormuş; 80 yıl çatışarak bu amaca hizmet ettiler şimdi de 80 yıl daha aynı amaca hizmet etmek için bu defa da ittifak kurdular.
Şimdi bu kirli ittifakların, bu iğrenç senaryonun daha çok kan dökmemesi, daha büyük fitnelere yol açmaması, ümmeti daha da bölmemesi için;
Türklerin, Kemalizmi ve tüm argümanlarını. Farsların, Şiaizmi ve tüm mollalarını. Arapların, Baas ve tüm diktatörlerini. Kürtlerin, Apoizim ve tüm argümanlarını tarihin kirli sayfalarına mahkum etmesi, bu tezgahın ürünü olan aramızdaki mayınlı sınırların anlamsız kılınması için çalışmaya başlama zamanıdır.
Tüm müslümanların Millet-i İbrahim çatısı altında yeniden tek millet olmak için ırkçılık, ulusçuluk, mezhepçilik, bayrakçılık, tarikatçılık, cemaatçilik, nesepçilik asabiyeti illetinden kurtulması ve kendisini Kur’an ve sünnet ışığında yeniden inşa etmesi gerekmektedir.
İslamın ve ümmetin karşısında kurulan bu kirli ittifakı görme ferasetini gösterme, bu kirli ideolojilerin bünyemize soktuğu virüslerden imanımıza bulaşan tüm illetlerden temizlenme ve yeniden inşa olma inanç ve ümidiyle…
Selam ve dua ile…
- Diriliş Postası