erotik shop
Bugun...


Bingöl'den Siirt'e ilim ve irfan geleneğimiz
Mevlâna Hâlid-i Bağdâdî Şehrezori tarihimizde coğrafyamızda, ilim ve irfan geleneğimizde büyük tesirler oluşturmuş, köşe taşı şahsiyetlerden biri olarak, son iki asra mührünü vurmuştur. Nakşibendiyye'nin Hâlidiyye kolu Mezopotamya/Kürdistan, Anadolu, Balkanlar ve Orta Doğu'da büyük tesirler ve izler bırakmıştır. Tüm bu coğrafyanın ilim ve irfanında, İslâm âleminde adeta bir çimento fonksiyonu icra etmiştir. Bingöl ve çevresinde Mevlana Hâlid hazretlerinin hulefâsından Şeyh Ali Es-Sebtî ve hulefâsının, ailelerinin etkisi, medrese ve dergahı birleştiren bir bünye ile bu alanlardaki hizmetleri uzun zaman tesirini icra etmiştir. Hâlidiğiliğin en önemli hususiyeti ilim ve irfan geleneğini bir daha birbirinden ayrılmayacak şekilde meczettirmesi ve bunun yol açtığı müthiş dinamizmdi.

facebook-paylas
Tarih: 16-05-2017 09:59
Bingöl'den Siirt'e ilim ve irfan geleneğimiz
+ -

Geçtiğimiz hafta Bingöl'de “Mevlana Hâlid-i Bağdâdi Şehrezorî Ve Hâlidiliğin Bingöl Ve Çevresindeki Etkisi” başlıklı Binögöl Üniversitesi İlâhiyat Fakültesinin düzenlediği önemli bir sempozyuma iştirak etmiştik. Burada, “Mevlâna Hâlid-i Bağdâdî Şehrezori'nin Kendi Elyazısı İle Bir Eseri: Cibril/İman-İslâm Hadisi Şerhi Olan İtikâdnâme Adlı Farsça Eseri” başlıklı bir bildiri sunmuştuk. Malatya'da ise belediyenin özveri ile düzenlediği uluslararası kitap fuarı ve etkinliklerine katılmıştık. Bugün de, Siirt Üniversitesi ile Siirt Vakfı'nın ortaklaşa düzenlediği “Doğumunun 200. Yılı Hatırası-Şeyh Muhammed El-Hazîn Sempozyumu” için Siirt'teyiz. Kısmet olursa bu sempozyuma “Mevlâna Hâlid El-Bağdâdî Eş-Şehrezorî'den, Şeyh Muhammed El-Hazîn'e” başlıklı tebliğle katılacağız. Sempozyum'da Siirt Üniversitesi Rektörü Prof. Murat Erman, Prof. Ahmet Turan Arslan, Prof. Necdet Tosun, Prof. Yasin Aktay, Doç Dr. Mehmet Çelik, Yrd. Doç. Dr. M. Saki Çakır, Yrd. Doç. Dr. İbrahim Baz, Yrd. Doç. Dr. Adnan Memduhoğlu, Muiniddin Aydın ve Muğisiddin Aydın katılımcılar arasında ilk göze çarpan isimler.

Bir önceki makalede de belirttiğimiz gibi, Mevlâna Hâlid-i Bağdâdî Şehrezori tarihimizde coğrafyamızda, ilim ve irfan geleneğimizde büyük tesirler oluşturmuş, köşe taşı şahsiyetlerden biri olarak, son iki asra mührünü vurmuştur. Nakşibendiyye'nin Hâlidiyye kolu Mezopotamya/Kürdistan, Anadolu, Balkanlar ve Orta Doğu'da büyük tesirler ve izler bırakmıştır. Tüm bu coğrafyanın ilim ve irfanında, İslâm âleminde adeta bir çimento fonksiyonu icra etmiştir.

Bingöl ve çevresinde Mevlana Hâlid hazretlerinin hulefâsından Şeyh Ali Es-Sebtî ve hulefâsının, ailelerinin etkisi, medrese ve dergahı birleştiren bir bünye ile bu alanlardaki hizmetleri uzun zaman tesirini icra etmiştir. Hâlidiğiliğin en önemli hususiyeti ilim ve irfan geleneğini bir daha birbirinden ayrılmayacak şekilde meczettirmesi ve bunun yol açtığı müthiş dinamizmdi.

Bu dinamizm tüm bölgede/coğrafyamızda günümüze değin coğrafyamız/ülkemiz için olumlu etkilerini göstermiştir. Siirt bunun önemli merkezlerinden biridir. Siirt, Tillo ve çevresi ile yüzyıllardır ilim-irfan merkezlerini barındırmıştır. Tillo'da tarihimizde Şeyh Mücahid, Şeyh Hamza, Şeyh Memduh; Şeyh Fakirullah ve ve talebesi Erzurumlu İbhahim Hakkı efendiler gibi şahsiyetler ve takipçileri ilim-irfan yolunun rehberleri olarak coğrafyamızda ve İslâm âleminde ziyâdâr olmuşlardır. Bunların yanısıra, aslen Hizan-Gulpikli Allâme Molla Halil El-Es'ardî (Vefatı: 1259/1843) ilim-irfan aleminin önemli bir öncüsü olmuştur.

Siirt'te yetişen ilim-irfan ocağı sahiplerinden biri de Siirt'in Firsaf karyesinden çıkmış olan Şeyh/Molla Muhammed El-Hazîn'dir. (Dünyaya hüzünlü bir bakışı olduğu için bu lakap ile adlandırıldığı rivâyet edilmektedir.) 1235/1819 Tarihinde Firsaf köyünde şeceresi Şeyh Abdülkâdir Geylâni'ye dayanan Şeyh Musa Efendi'nin oğlu olarak dünyaya gelir. Önce babasının medresesinde tahsil görür. Sonra o sıralarda Siirt'e yerleşmiş olup çevre vilayetlerdede ilim ve irfanı ile şöhret bulmuş olan Allâme Molla Halil El-Es'ardî'nin medresesine girer. Kısa zamanda Allâme Molla Halil'in seçkin talebeleri arasına girer. Ve bu medreseden icâzet alır. Bununla da yetinmeyen Muhammed El-Hazîn Mardin'e giderek ünlü Kasım Padişah (Kâsımiye) medresesine girer, iki yıl ilim tahsilinden sonra buradan da icâzet alır. Daha sonra bunu da kâfi görmeyen Molla Muhammed El-Hazîn Bağdat'a gider. Burada Şeyh Mahmud El-Behdini (Bâdini) ve Mevlana Şeyh Haysdar Es-Sohrani gibi ulem-meşâyihin rahle-i tedrisine dahil olur. Bir süre sonra Tasavvufa meyledip, arayış içine giren El-Hazîn ilkin Mevlâna Hâlid hazretlerinin ecille-i hulefâsından Şemdinli (Şemdinan) Nehri'deki Seyyid Taha El-Hakkârî hazretlerinin dergahına gider. Seyyid Taha, ona nasibinin buradan değil, Mevlâna Hâlid hazretlerinin ilk hilâfet verdiği Şeyh M. Osman Sirâcuddîn Et-Tawîlî'de olduğunu söyleyip, bu zâta yönlendirir.

Tawîlalı Şeyh Osman Siracuddin, Nakşibendiyye'nin Hâlidiyye kolunun kurucusu Mevlâna Hâlid El-Bağdâdî Eş-Şehrezorî'nin (vefatı:1242/1827) halifelerinden ve ilk hilâfet verdiği kimsedir. Kaynaklarda Hazret-i Hüseyn'in neslinden geldiği rivayet olunmaktadır. Tevellüdü 1195/1780-81'tir. Irak Kürdistanı'nda Süleymaniye sancağının Tawîla köyünde tavattun ettiğinden bu köye nisbet olunmuştur. Biyare, Hurmal ve Harpanî gibi çeşitli yerlerde medrese tahsili gördükten sonra, Bağdat'a gelir. Bu medreselerde Mevlâna Hâlid ile beraber olur. Burada Abdülkadir-i Geylânî Hazretlerinin külliyesinde medrese tahsiline devam eder. Kürtler arasında Fakî Osman diye anılan Osman Siracuddin Efendi, Bağdat'ta iken o sıralarda buraya yerleşmiş olan Mevlâna Hâlid ile 1226/1811-12 yılında tekrar karşılaşır ve ona intisap eder. İki yıl sonra 1228/1813 tarihinde ondan tarikat icâzeti alır. Kırk yıldan fazla Tawîla ve çevresinde irşad faaliyetini sürdürür. 6 Şevval 1283/12 Şubat 1867 tarihinde Salı günü seksensekiz (88) yaşında iken Hakk'ın rahmetine kavuşur. Tawîla'da evinin bahçesinde defnedilir. Şeyh Osman Siracuddin'in birçok halifesi bulunmuştur. Mevlâna Hâlid'in diğer bir halifesi Seyyid Taha en-Nehrî'nin (vefatı: 1269/1853) yanısıra, Kürt bölgelerinde Nakşibendî-Halidîliği en fazla yayanlardan biri Şeyh Osman Siracuddin ve halifeleri olmuştur. Anadolu'daki en önemli halifesi Şeyh Muhammed El-Firsafî El-Hazîn olmuştur.

Mevlana Hâlid-i Bağdâdî Şehrezori, Hindistan'daki Şeyhi olan Şeyh Gulâm Ali Abdullah Ed-Dehlevî'nden, Nakşibendiliğin yanısıra, Kadiriyye, Çiştiyye, Sühreverdiyye, Kübreviyye tarikatlarından da icâzet alır. Mevclâna Hâlid hazretleri ilk halifesi olan Şeyh Osman Sirâcuddin'e de tüm bu tarikatlardan mutlak icâzet verir. Aynı şekilde, Şeyh Osman Sirâcuddin de Şeyh Muhammed El-Hazin'e aynı icazetleri verir. İcazet aldıktan sonra Irak'tan tekrar memleketine dönen Şeyh Muhammed El-Hazîn uzun yıllar ilim ve tasavvuf-tarikat faaliyetlerini sürdürür. Medresesinde birçok ilim talebesi yetiştirdiği gibi birçok tarikat/tasavvuf erbabı da yetiştirir. Hatta hocası Allame Molla Halil El-Es'ardi'nin bazı çocuklarının tedrisini de üstlenir. Oğulları Şeyh Fahreddin, Şeyh Muhyiddin ve Şeyh Saadeddin'in yanısıra toplam 19 halifesi bilinmektedir. İlim icâzeti verdiği bir çok meşhur kimse vardır. Şeyh Muhammed El-Hazîn bu kadar zaman ilim-irfan sahasında hizmetlerde bulunduktan sonra 1308/1890 tarihinde 73 yaşında Firsâf köyünde Hakk'ın rahmetine kavuşarak burada defnedilmiştir. Firsaf köyündeki merkadi halen ziyaretgahtır. Kendisinden sonra da oğulları ve halifeleri ve mucâz talebeleri bu ilim-irfan hizmetlerini sürdürmüş, bu aileden bildiğimiz yakından tanıdığımız son postnişinlerden biri de 1996'da vefat etmiş olan Merhum Şeyh Muhammed Kâzım Efendiydi.

Siirt'te böyle bir sempozyumu tertib etmelerinden dolayı Siirt Vakfını ve Siirt Üniversitesini kutluyoruz. Asıl itibarıyla ülkemizde/coğrafyamızda ilim-irfan geleneğinin önderlerinin meş'alelerinin hatıralarının yaşatılması, gelecek nesillere aktarılması için bu tarz etkinliklere çok daha fazla ihtiyaç vardır.

Müfid Yüksel - Yeni Şafak 




Bu haber 3119 defa okunmuştur.

YORUMLAR

Henüz Yorum Eklenmemiştir.Bu Haber'e ilk yorum yapan siz olun.

YORUM YAZ



İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER HABERLER
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
YUKARI