Karar Gazetesi yazarı Hakan Albayrak yazdı:
Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi (IKBY) bağımsızlık referandumu konusunda yalnız kaldı. İsrail, bu yalnızlıktan siyasi rant devşirmeye çalışıyor. Referandum ve genel olarak bağımsızlık yanlısı beyanlarda bulunan İsrailli yetkililer, bölgenin geleceğine yatırım yapıyorlar. Kürdistan’ın İsrail’den başka dostu olmadığı algısını yayarak, IKBY hükümeti ve halkında İsrail’e derin bir minnet duygusu oluşturmayı hedefliyorlar. Böylece IKBY veya duruma göre bağımsız Kürdistan devletinin ayrıcalıklı ortağı olabileceklerini düşünüyorlar. Ben İsrail’in tavrını böyle okuyorum.
İsrail’in tavrını böyle okuyunca, IKBY ve mutasavver Kürdistan devletini “İsrail uşağı” yahut “İkinci İsrail” diye yaftalayarak Türkiye’yi IKBY’ye karşı seferber etme gayretini Siyonist propagandaya hizmet gibi görmek kaçınılmaz oluyor. Bu gayreti sergileyenler herhalde İsrail’in çarkına çomak soktuklarını sanıyorlar ama aslında Kürdistan’ın İsrail’den başka dostu olmadığı algısını besleyerek İsrail’in değirmenine su taşıyorlar.
Bir de işin özgüvensizlik ve hatta aşağılık kompleksi boyutu var; İsrail’in Kürdistan’ı kazanacak kadar kabiliyetli bir devlet olduğu, Türkiye’nin ise o kadar kabiliyetli bir devlet olmadığı vehmi.
***
Türkiye-IKBY ilişkilerine bir göz atalım:
IKBY’nin 1 numaralı ticaret ortağı Türkiye; öyle ileri seviyede bir ortaklık ki bu, IKBY ekonomisi adeta Türkiye ekonomisinin bir cüzü haline geldi...
17-25 Aralık sürecinde uluslararası sistemin hedefindeki Halkbank’la çalışmakta direten IKBY, Türkiye’ye verdiği sözleri tutmak için gerekirse uluslararası sistemle karşı karşıya gelmeyi göze alabileceğini ortaya koydu…
IKBY, ordusunun (Peşmerge’nin) eğitimini Türkiye’ye emanet etti…
IKBY’nin PKK/PYD/YPG ile zıtlaştığı da malum…
Bütün bunlar bize bir şeyler söylüyor olmalı. Şunları meselâ: IKBY nezdinde en itibarlı ülke Türkiye’dir. Türkiye, IKBY’de eli en güçlü olan ülkedir. Kürdistan ille de bir ülkenin “ikinci”si olacaksa niçin “İkinci Türkiye” olmak dururken “İkinci İsrail” olsun ki?
IKBY ile iyi ilişkilerimizi koruyup geliştirir ve IKBY’yi Siyonistlerin yahut sair emperyalistlerin yardımlarına muhtaç etmez isek, ne IKYB ne de mutasavver Kürdistan devleti bizim için bir tehdit teşkil eder; bilakis, o takdirde ikisi de Türkiye’yi güçlendirir.
***
IKBY’ye, bilhassa IKBY Başkanı Mesud Barzani’ye İsrail’le ilişkileri üzerinden vuranların önemli bir kısmının AK Parti’li / “Reisçi” olması da üzerinde durulması gereken bir husus.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın İsrail’le “yakınlaşma”yı bölgesel dengeler bakımından elzem gördüğünü, Avrupa Birliği Bakanı Ömer Çelik İsrail’in İsrail’i “dost” olarak tarif ettiğini, Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekçi’nin “Bizim için İsrail önemli bir müttefik. Gerek ekonomik gerek askeri gerek stratejik anlamda işbirliği amaçladığımız, ülkemizin menfaatlerini en üst düzeyde maksimize edecek ilişki seviyelerinde olmak kaydıyla, böyle bir müttefik ülke, iş birliği yapmamız gereken bir ülke” dediğini biliyoruz. Bunlara istinaden Erdoğan ve AK Parti hükümetini de İsrail uşağı olmakla suçluyor mu o arkadaşlar? (Durun bir dakika! İsrail’le ilişkiler konusunda “normalleşme” kelimesinin yerini “yakınlaşma” kelimesinin almasına itiraz eden, “dost” ve “müttefik” İsrail’den bahsedilmesini eleştiren bizim gibi kimselere “reel politik” dersleri veren kimselerin ta kendileri değil mi bunlar?)
Koskoca Türkiye Cumhuriyeti’nin İsrail’le stratejik ittifak kurmasını makul karşılayıp da ‘Barzani Siyonistlerle iş tutuyor’ feryadıyla Türkiye’yi ayağa kaldırmak, IKBY ile düşmanlığı kışkırtmak, savaş çığırtkanlığı yapmak ne acayip şey.
***
“Asıl Barzani savaş çığırtkanlığı yapıyor! Türkiye’yi savaşla tehdit ediyor!” diyenleri duyar gibi oluyorum.
Öyle bir haber yayıldı. Maalesef Karar’ın internet sitesine bile -“Referandumdan önce Barzani’den Türkiye açıklaması: Savaşırız” başlığı ile- giren bu habere göre, Barzani, BBC’ye verdiği mülakatta, “Türkiye’nin bölgenin istikrarı ve refahı için sınır ötesi operasyon yapması ihtimali” hakkında konuşurken, her bir Kürt’ün savaşa hazır olduğunu söylemiş…
Barzani o mülakatta gerçekten de her bir Kürt’ün savaşa hazır olduğunu söyledİ. Ama Türkiye ile ilgili bir bahiste değil!
BBC Türkçe’nin aşağıdaki internet adresine gidip kontrol edebilirsiniz, orada hem yazılı hem de video olarak var; Barzani, “bazı Iraklı Şii milisler”in tehdidiyle ilgili sorular üzerine söyledi bunu.
(http://www.bbc.com/turkce/haberler-dunya-41199680)
Mülakatın ilgili bölümü şöyle:
SORU- Bazı Iraklı Şii milisler bu bölgeler üzerinden tehditler savurdu. Bu işi ne kadar ileriye taşırsınız? Gerektiğinde savaşa girer misiniz?
CEVAP- Kimseyle savaşmak zorunda kalmayacağımızı umarız, bunu istemiyoruz. Eğer bizi sadece lafla tehdit ediyorlarsa bırakın yapsınlar. Ama eğer bunu daha öteye taşıyıp tehditlerini hayata geçirmek isterlerse daha farklı bir durumla karşı karşıya kalırız.
SORU- O zaman savaş ihtimalini dışlamıyor, Kerkük gibi kentler için savaşa girebileceğinizi söylüyor musunuz?
CEVAP- Kerkük’ün tüm etnik ve dini grupların bir arada yaşamasının simgesi olduğunu görmeyi istediğimi açıkça söylüyorum. Ama herhangi bir grup Kerkük’ün durumunu güç kullanarak değiştirmeye çalışacaksa her bir Kürdün bunun için savaşa hazır olduğunu bilsin.
Sorular ve cevaplar bunlar. Türkiye’nin T’si bile geçmiyor bu sorularda ve cevaplarda. Mesele, “bazı Iraklı Şii milisler”in tehditlerinden ibaret. O milislerin yerine Türkiye’yi kim koydu? Bu manipülasyonu kim yaptı? Haberi bu haliyle kim yaydı? Bilmiyorum. Bildiğim şu: Bunu kim yaptıysa fitne çıkarmak için yaptı. Taammüden fitne bu.
***
Oyuna gelmeyelim. ‘Dolmuşa’ binmeyelim. Medya ve siyaset ehli, IKBY’deki bağımsızlık referandumu meselesinde, IKBY ile iyi ilişkilerimizin devamını gözeten bir dil ve üslup kullanmalı. Bazı siyasetçiler ve gazeteci-yazarlar, Iraklı Türkmenlerin Türkiye ile özdeş, Iraklı Kürtlerin ise ‘öteki’ olarak görüldüğü, kardeşlikte ayrımcılık yapıldığı intibaını uyandırıyorlar; dikkat! Bu intiba sadece Iraklı Kürtlerin değil, Türkiyeli Kürtlerin de gönüllerini yaralıyor.