Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi'nin (IKBY) Süleymaniye kentinde düzenlenen protesto gösterileri, başkanlık kriziyle başlayan siyasi gerginliğin tavan yapmasına neden oldu. Gösterilerin nedeni olarak maaş krizi gösterilse de eylemcilerin, memur olmayan gençlerden oluşması ve daha çok Goran Hareketi'ne mensup olması "hedef Mesut Barzani" şeklinde değerlendirildi. Bazı ilçelerdeki eylemlerde yüzleri maskeli eylemcilerin KDP binalarına saldırması ve halkı provoke etmesi gösterilerin ekonomik taleplerin ötesinde "siyasi boyutunu" gözler önüne serdi.
KDP, eylemlerin birinci sorumlusu olarak en büyük hükümet ortağı olan Goran Hareketi'ni gösterdi. KDP yetkilileri, Goran'a "hükümetten çekil" çağrıları yaparken, KDP asayişi, Süleymaniye ilinden gelen Goran'a mensup IKBY Parlamentosu Başkanı Yusuf Muhammed'i kontrol noktasında durdurarak Erbil'e almadı. 5 kişinin ölümü, 200'ü aşkın kişinin yaralanması ve KDP ilçe binalarının yakılmasıyla sonuçlanan gösterilerin sorumlusu olarak görülen Goran'ın hükümetten çekilmesi veya düşürülmesi söz konusu. Goran'ın hükümetten çekilmesi durumunda KDP'nin bölgedeki siyasi gücünü artıracağı belirtiliyor.
"Kavganın nedeni başkanlık meselesi"
AA muhabirine konuşan Erbil'deki Selahattin Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Salih Mele Ömer, "Goran ile KDP arasında yaşanan gerginlik temel olarak başkanlık meselesiyle ilgilidir. Goran, Kürdistan'daki egemenlik sistemini ve başkanlık yasasını istediği gibi değiştirmek istedi. Fakat yasal açıdan bakılınca Kürdistan Parlamentosu 2011 yılında ulusal meseleleri ilgilendiren kanunlarda uzlaşı sağlanması kararı almıştır" dedi.
"Başkanlık meselesi KDP için çok önemlidir. KDP, bunun tek taraflı bir karara bağlanmasını kabul etmemiştir" ifadesini kullanan Ömer, "Goran, parlamento yoluyla meseleyi istediği gibi çözmeyi denedi. KYB, Yekgirtu ve Komel'i de ikna ederek 23 Haziran'da ilk girişiminde bulundu. Başkanlık ve buna benzer meselelerle ilgili projesini hayata geçirmede bir adım atmayı başardı. Parlamentoda yeterli çoğunluk sağlanamayınca Goran'ın projesi çöktü" diye konuştu.
"Goran'ın başkanlık meselesini parlamentoda çözemeyeceğini anlayınca sokakları hareketlendirerek bir sonuç almayı denediğini" anlatan Ömer, "Goran, sokak gösterileriyle başkanlık meselesini istediği noktaya getirmek istedi ve KDP'ye karşı kullanarak onu baskı altına almayı hedefledi" ifadelerini kullandı.
"Goran artık hükümette yer alamaz"
Dr. Salih Mele Ömer, "KDP Siyasi Bürosu dün yaptığı açıklamada, Goran'ın artık hükümette yer alamayacağını duyurdu. KDP, Goran'a mensup mevcut parlamento başkanının da uzlaşı ve oy çoğunluğu sonucu seçildiğini ancak bundan sonra görevine devam edemeyeceğini bildirdi. Kabinedeki 5 Goranlı bakan da KDP'nin feragatiyle seçilmişti. Fakat bundan sonra bunun böyle olmayacağı ilan edildi" değerlendirmesinde bulundu.
"KDP'nin kararında ısrarcı olması durumunda Goran'ın hükümetten çekilmek zorunda kalacağını, Goranlı parlamento başkanının da görevi bırakacağını" aktaran Ömer, "Goran'a verilen 5 bakanın değiştirilerek hükümetin yoluna devam edeceğini ve yeni bir parlamento başkanı seçileceğini" dile getirdi.
Goran'ın, Süleymaniye'de "yapacağını yaptığını", artık bundan sonra KDP'ye daha fazla zarar veremeyeceğine dikkati çeken Ömer, Goran'ın KDP'nin hakim olduğu Erbil ve Duhok'ta anarşi ve kaos çıkarmaya gücü olmadığını kaydetti.
"İki idareli yapı KYB'nin tavrına bağlı"
Ömer, "Kürdistan bölgesi Erbil ve Süleymaniye şeklinde ikiye bölünür mü?" sorusuna, "Kürdistan bölgesinde iki idareli yönetimin olması KYB'nin tavrına bağlıdır. Süleymaniye bölgesinde asayiş ve askeri güç bu partinin elindedir. KYB, KDP ile hükümette yer almaya devam ederse vaziyet bu şekilde devam eder. Fakat KYB, KDP'ye destek vermez ve hükümette yer almazsa Kürdistan bölgesinde iki idareli bir yönetimin oluşma ihtimalı var. Eğer iki idareli bir yönetim olursa Kerkük, Süleymaniye ve Halepçe KYB'nin kontrolünde; Erbil, Duhok ve Musul'un bazı bölgeleri de vilayet yapılıp KDP'nin hakimiyetinde kalır" yanıtını verdi.
Ömer, "Bölgede iç savaş çıkma ihtimali yoktur. Çünkü güçler arasındaki noktalar ve bölgeler bellidir. KDP'nin Süleymaniye idaresinde ve askeri gücünde varlığı söz konusu değildir. Binaları yakılmasına rağmen hiçbir şey yapmadı. Şubelerinin anahtarını emniyet güçlerine teslim ederek çekildi" dedi.
"Asıl hedef Barzani'dir"
Irak Türkmen Cephesi Milletvekili Aydın Maruf da göstericilerin yaş profillerine dikkati çekerek, eylemlercilerin memurlardan çok yüzü maskeli gençlerden oluştuğunu söyledi. Maruf, "Bu gösterilerin amacı maaş talebi değildir. Zira eylemciler, memur değil. Bu siyasi bir harekettir. Diyarbakır'daki eylemin arkasında kim varsa Süleymaniye'deki eylemlerin arkasında da aynı güçler var. Bunu İstanbul'daki Gezi Parkı olaylarına benzetiyorum. Burada asıl hedef Barzani'dir. Kürdistan bölgesinde alışık olmadığımız bu şiddet eylemleri, 1992-1998 arasında yaşanan iç savaşı hatırlattı bize. İnsanlar tedirgin" dedi.
Türkmen Kalkınma Partisi Milletvekili Muhammet İlhanlı ise "Bunlar gösteri değil, kargaşadır. Dış güçlerin bu olayların arkasında olduğunu düşünüyoruz. Açıkça söylemek gerekirse İran ve bölgenin istikrarını istemeyen ve bölgenin Türkiye ile ittifakından rahatsız olan güçlerin bu işte eli olduğunu düşünüyoruz. Çünkü olaylarda atılan sloganlar, Türkiye ile iyi ilişkileri olan Barzani'yi hedef aldı" ifadelerini kullandı.
Bölgede Türkiye ile iyi ilişkiler kurmak isteyen KDP, Türkmenler, İslamcı partiler ve azınlık gruplarından oluşan bir taraf olduğunu, diğer yandan ise İran ile ilişki kurmak isteyen KYB ve Goran Hareketi olduğunu anlatan İlhanlı, "Kürdistan bölgesindeki ilerleme bölgenin Türkiye ile siyasi, ekonomik ilişkilere girmesinden sonra başladı. Türkiye ile ilişkilerin olmadığı dönemlerde bölgede istikrar, yatırım ve diplomatik ilişkiler yoktu. Türkiye ile ilişkilerin gelişmesinin ardından bölgede bir kalkınma başladı. Bundan hem Şii olan Irak merkezi hükümeti hem de İran rahatsız oldu. İran ile merkezi Irak hükümeti arasında bir ittifak var. Süleymaniye ilindeki gösterilerin amacı bölgenin istikrarını bozmaktır. Mali kriz sorunu şiddet gösterileri düzenlemekle, sağa-sola saldırmakla çözülmez. Tek çözüm Bağdat hükümetiyle oturup konuşmaktır" değerlendirmesinde bulundu.
Goran koalisyon hükümetinin ortağı olmasına rağmen ekonomik krizin faturasının KDP'ye kesilmek istendiğine dikkati çeken İlhanlı, "Goran, geçmişte KYB'yi yıpratarak iyi oy aldı. Şimdi ise KDP ve KYB'nin 20 yılda elde ettiği kazanımları yok etmek istiyor. Ancak KDP bu krizden güçlenerek çıkacaktır" diye konuştu.
İlhanlı, Peşmerge komutanlarının da başkomutan olarak Mesut Barzani'yi istediklerini aktararak, "Peşmerge komutanları başkanlık krizinde de Barzani'yi desteklediler. Barzani, DAEŞ ile mücadelede ABD, Türkiye ve Batı ülkeleri yoluyla Peşmerge için silah temin etti. Bazı çatışmalarda bizatihi cephede bulundu. Bu nedenle Peşmergelerin Barzani'ye sempatisi yüksek" dedi.
Olaylar nasıl başladı?
Başkanlık krizini çözmek için bir araya gelen 5 büyük siyasi partinin, 9'uncu toplantısını Süleymaniye'de yaptığı 8 Ekim günü olaylar patlak verdi. Toplantının yapıldığı otelin önünde toplanan grup, başkanlık krizinin artık çözülmesini talep etti. Basın mensuplarına saldıran öfkeli grup, bir süre sonra toplantının yapıldığı otele girmek istedi. Polisin biber gazı ve tazyikli su ile müdahalesi sonucu grup, sokak ve caddelere dağıldı. Öfkeli grup, kentin ana caddelerini trafiğe kapatarak olayların büyümesine neden oldu. Sülaymaniye gece geç saatlere kadar son zamanların en gergin gününü geçirdi.
Süleymaniye bir sonraki güne sakin girse de Kaladize ilçesinde başlayan gösterilerde 3 kişi öldü, 20 kişi yaralandı. Göstericiler, buradaki KDP binasını ateşe verdi. Süleymaniye, Ranya, Keler ve Kaladize'de eylemler devam etti. Ölü sayısı 5'e yükselirken, yaralı sayısı 200'ü geçti. KDP Siyasi Bürosu olayların sorumlusu olarak Goran Hareketi'ni gösterirken Goran, KDP'yi suçlayan ve kendisini savunan bir açıklama yaptı. KDP Dış İlişkiler Sorumlusu Hemin Hawrami, Goran'ı hükümetten çekilmeye davet etti.
Protesto geleneğinin olmadığı Irak'ın Kürdistan bölgesinde aylardır maaş alamayan öğretmenler ve bazı devlet memurlarının şimdiye kadar sönük geçen ve pek dikkat çekmeyen eylemleri oldu. Ancak Goran yanlısı gençlerin, öfkeli kalabalıklar şeklinde sokaklara çıkması, güvenlik güçlerine taşlarla saldırmaları, çevreye zarar vermeleri ve KDP binalarını yakmaları alışılagelen bir durum değildi.
Gösterilerin ekonomik nedenleri
Kürdistan bölgesinde yaşanan gösterilerin nedenleri arasında ekonomik kriz gösteriliyor. IKBY Hükümeti, 2014 yılı Ocak ayında kendi petrolünü ihraç etmeye başlamış ve nisan itibarıyla ilk satışı yapmıştı. Bunun üzerine dönemin Başbakanı Nuri el-Maliki, Kürtlerin Irak genel bütçesinden alacakları payı kesmişti. Bu pay 17 milyar dolara tekabül ediyordu. Merkezi Irak hükümetinin, bütçedeki payını kesmesiyle 2014 yılından beri ekonomik kriz içinde olan Kürdistan bölgesindeki durum DAEŞ saldırılarıyla daha da kötüleşti.
Maliki'den sonra Kürtler, Başbakan Haydar el-İbadi hükümetiyle anlaştı. Buna göre Bağdat petrol ihracına izin verecek ve Kürtlerin bütçedeki payını gönderecek ancak Kürtler, Irak Milli Petrol Şirketi (SOMO) kontrolünde petrol sevkiyatı yapacaktı. Fakat İbadi, bütçede para olmadığını ileri sürerek, Kürtlerin bütçe payını eksik ve geç gönderdi. Irak merkezi hükümetinden umduğunu bulamayan Kürtler, haziran 2015 itibarıyla Bağdat'a verdikleri petrolü kestiler ve tüm ihraç edilen petrolü kendi kontrollerine aldılar. Kürt yönetimi hali hazırda günlük Türkiye üzerinden dünya piyasalarına yaklaşık 600 bin varil petrol ihraç ediyor. Geçen eylül ayında toplam 18 milyon 614 bin varil petrol ihraç edildi. Fakat petrol varil fiyatının 50 dolara kadar düşmesi Kürtlerin bütçe ve gelir hesaplarını alt üst etti. Durum böyle olunca maaşlar ödenemedi. Yaşanan ekonomik kriz ağırlaştı. Yaklaşık 5 milyon 500 bin nüfusa sahip Kürt bölgesinde 1 milyondan fazla kişi, devletten aldığı maaşla geçimini sağlıyordu. Maaşlar kesilince hem bölgedeki ticari hayat zarar gördü hem de ekonomik krizin halkın üzerindeki etkisi ağırlaştı.
Goran'a mensup yetkililer, açıklamalarında KDP'lilerin yolsuzluk yaptığını savunuyor. Goran'ın oylarının yüzde 90'ını aldığı Süleymaniye ili ve ilçeleri askeri ve idari olarak Celal Talabani'nin partisi Kürdistan Yurtseverler Birliği'nin (KYB) kontrolünde. KDP'liler, bu bölgenin yatırım ve hizmet açısından geri kalmasının nedeni olarak KYB yerine KDP'nin gösterilmesine tepkili.
İlk gerilim başkanlık kriziyle başladı
Mesut Barzani'nin görevi 20 Ağustos'ta doldu. Ancak Adalet Bakanlığı Komisyonu Barzani'nin görev süresini 2017 yılına kadar uzattı. Kriz yasal olarak çözülse de siyasi boyutta tartışma sürdü. Özellikle Goran Hareketi, Barzani'nin görev süresinin uzatılmasına karşı çıkmıştı. Bunun üzerine Parlamento'da sandalyesi bulunan KDP, Goran, KYB, İslami Birlik Partisi (Yekgirtu), İslami Toplum Partisi (Komel İslam) temsilcilerini katıldığı 5'li toplantılar yapılmaya başlandı. Toplantılar dönüşümlü olarak Erbil ve Süleymaniye'de yapılıyor. Süleymaniye'de 9'uncu toplantının yapıldığı 8 Ekim'de olaylar başlamıştı.
Başkanlık krizinde İran'a yakın olan KYB, Goran ve Komel İslam birlikte hareket etmişti. Bunlar, Barzani karşıtı cepheyi oluşturdu. Yekgirtu'nun Duhok kanadı Barzani'ye destek verirken, Erbil ve Süleymaniye cephesi muhalif blokla hareket etti. IKBY Parlamentosunda 11 sandalye ile temsil edilen arasında Türkmen, Asuri, Keldani, Süryani ve Ermenilerin yer aldığı Azınlık grupları ise Barzani'nin başkan olarak kalmasına destek verdi.
Goran, KYB ve Komel İslam'ın 23 Haziran'da IKBY Parlamentosu'nda ortak hazırladıkları başkanlık yasa tasarısı, Barzani'nin yetkilerini kısıtlamayı ve başkanın artık halk tarafından değil parlamentoda seçilmesini öngörüyordu. Ancak KDP, "siyasi darbe" olarak nitelendirdiği toplantıyı boykot etmiş ve oturumu terk etmişti. İran Erbil Başkonsolosunun da söz konusu oturuma katılması uzun süre tartışılmıştı.
Hükümeti kurdular, başkanlıkta ayrıştılar
Tüm siyasi partilerin içerisinde yer aldığı, muhalefetin olmadığı bir hükümeti 2013 yılında kurmayı başaran Kürt siyasi partiler, başkanlık tartışmasında anlaşamadılar. Goran ve KYB, başkanlık krizinde hükümette iktidar ortağı oldukları KDP ile ayrıştılar. Özellikle KDP ile Goran arasındaki ilişkiler gerildi.
Barzani'nin görev süresinin iki yıl daha uzatılmasıyla başkanlık krizi ekseninde yükselen tansiyon düştü. Barzani, Kurban Bayramı mesajında ılımlı açıklamalar yaparak, istenildiği takdirde başkanlık makamını bırakmaya hazır olduğunu duyurdu. Başkanlık krizini çözmeye yönelik toplantılar, artık rutin hale gelmişti. Ancak Süleymaniye'de 8 Ekim'de başlayan gösteriler, bölgede KDP ile Goran arasındaki tartışmanın yeniden alevlenmesine neden oldu. Gösterilerde şiddetin kullanılması, öldürme ve yaralanmaların gerçekleşmesi Kürdistan bölgesinde 1992-1998 arasında yaşanan ve yüzlerce insanın ölümüyle sonuçlanan iç savaşı hatırlattı.
Fakat bu sefer aktörler farklı olduğu için iç savaş senaryolarının çok gerçekçi olmadığı belirtiliyor. Zira gösteri olaylarıyla KDP'yi yıpratmak isteyen Goran Hareketi'nin askeri gücü yok. Kürdistan bölgesindeki Peşmergeler KDP ve KYB'ye bağlı. KYB ise sessiz kalmayı tercih ederek, şimdiye kadar stratejik ortağı olan KDP'ye yönelik herhangi bir açıklama yapmadı. Olaylar KYB'nin idari ve askeri olarak hakim olduğu Süleymaniye ve ilçelerinde cereyan ediyor. KYB'nin Goran'a yakın olan tabanından da çekinerek tarafsız kalmayı tercih ettiği belirtiliyor.
İkili yönetim
Süleymaniye ve çevresinde şiddet içeren sokak gösterileri, Kürdistan bölgesinin hala iki idareli bir yapıyla yönetildiğini gösterdi. KDP tarafından yapılan açıklamada KYB'ye bağlı güvenlik güçlerinin olaylar karşısında görevlerini yerine getirmedikleri belirtildi. Tüm güvenlik güçleri bölgesel hükümete bağlı olmasına rağmen KDP'nin açıklamasında, "KYB'ye bağlı güçlerden" bahsetmesi bölgenin iki idareli yapısını gözler önüne serdi. Her ne kadar Kürdistan bölgesinin ortak bir bayrağı, hükümeti ve parlamentosu olsa da KDP ve KYB'nin hakim olduğu iki idareli bir yapı söz konusu. KDP, Erbil ve Duhok'a, KYB ise Süleymaniye'ye hakim. DAEŞ saldırıları sonrası Irak ordusunun çekilmesi üzerine Kerkük ili de KYB'nin kontrolüne girmişti. Her iki partiye bağlı idari yapılar ile Peşmerge, polis, asayiş ve istihabarat gücü var. KYB Peşmergeleri ile KDP Peşmergelerinin üniformaları birbirinden farklı. Yurtdışından gelenler de bölgedeki farklı uygulamalarından mağdur oluyor. Erbil'de KDP yönetiminden alınan ikamet (oturma izni) Süleymaniye ilinde kabul edilmiyor.
Siyasi güç dağılımında KDP'nin yeri
111 milletvekilinden oluşan IKBY Parlamentosunda KDP 38, Goran 24, KYB 18, Yekgirtu 10, Komel İslam 6 sandalye ile temsil ediliyor. Diğer küçük 4 parti birer milletvekiline, kota uygulanan azınlıklar ise 11 sandalyeye sahip.
Kürdistan Demokrat Partisi (KDP) 1946'da Molla Mustafa Barzani tarafından Bağdat'ta kuruldu. Molla Mustafa'nın 1979'da ölümü üzerine Mesut Barzani, KDP'nin başına geçti. 2013'teki genel seçimde 38 milletvekili çıkararak bölgenin en büyük siyasi partisi olma gücünü pekiştiren KDP, parlamentoda üyesi olan tüm siyasi partilerin içerisinde yer aldığı geniş katılımlı bir koalisyon hükümetinin kurulmasına öncülük etti. KDP, Goran, KYB, Yekgirtu, Komel İslam ile azınlık grupları Hristiyan ve Türkmenler ile 3 küçük partinin içinde yer aldığı hükümet 2014 Haziranı'nda kuruldu. Sadece bir sandalye ile temsil edilen İslami Hareket (Bizutnewe İslam), hükümetin dışında kalarak, tek muhalif parti oldu. Böylelikle Kürdistan bölgesinde ilk defa muhalefetsiz bir hükümet kurulmuş oldu.
KDP çoğunluğu oluşturmasına rağmen iktidarını diğer partilerle paylaştı. Bakanlıkların paylaşımında cömert davrandı ve koalisyondaki her partiye bakanlıklar verdi. 19 bakanlığın olduğu hükümette KDP, İçişleri, Doğal Kaynaklar, Eğitim, Planlama ve Belediyeler Bakanlığı olmak üzere 5 bakanlığı aldı. Başbakanlık makamı da KDP'nin elinde. Erbil ve Duhok iline hakim KDP, finansal kaynakları, oy oranı, güçlü tabanı ve kendisine bağlı Peşmerge, polis ve asayiş birlikleriyle bölgenin en büyük siyasi gücü konumunda. Mesut Barzani'nin lideri olduğu KDP'de Başbakan Neçirvan Barzani, Hemin Hawrami, Fazıl Mirani, Sefin Dizayi, Mesrur Barzani gibi önemli isimler bulunuyor.
Kürdistan Yurtseverler Birliği (KYB)
Celal Talabani tarafından 1 Haziran 1975'te kuruldu. Sosyal demokrat olarak kabul edilen KYB aynı zamanda Sosyalist Enternasyonal üyesidir. KYB, 2013 yılına kadar KDP ile koalisyon hükümetleri kurdu. İki parti imzaladıkları "stratejik anlaşmaya" göre hareket ediyor. KYB, 2013'te yapılan milletvekili genel seçiminde ciddi oy kaybederek, milletvekili sayısında Goran Hareketi'nin gerisine düştü. KYB, 18, Goran 24 vekile sahip. Ancak KDP gibi Peşmerge ve asayiş gücü olan KYB, Süleymaniye ve Kerkük'teki hakimiyetiyle siyasi ağırlığını koruyor. Pratikte hala KDP'den sonra bölgenin ikinci büyük gücü konumunda. Irak'ta adı konulmayan anlaşmaya göre Kürtlere verilen Irak Cumhurbaşkanlığı makamına oturacak isim de KYB'den seçiliyor. Hali hazırda IKBY hükümetinde başbakan yardımcılığını elinde bulunduran KYB, Kalkınma, Kültür, Yüksek Eğitim ve Şehitler Bakanlığına sahip. Celal Talabani'nin hastalığı nedeniyle zaman zaman parti içi siyasi çekişme ve rekabetlerin yaşandığı KYB'de Kosret Resul, Berhem Salih, Kubat Talabani, Hero Talabani, Mela Bahtiyar gibi isimler öne çıkıyor.
Goran (Değişim) Hareketi
Goran, KYB'de uzun yıllar Celal Talabani'nin yardımcısı ve sağ kolu olarak görev yapan Noşirvan Mustafa tarafından 2009'da kuruldu. Goran, aynı yıl girdiği ilk seçimde 25 vekil çıkararak büyük başarı kaydetti ve dikkatleri üzerine çekti. 2013'teki genel seçimde ise 24 milletvekili çıkararak, KDP'den sonra milletvekili sayısıyla bölgenin ikinci büyük partisi oldu. Diğer partilerin içerisinde yer aldığı koalisyon hükümetine dahil olarak ana muhalefeti bırakan Goran, KDP'nin en büyük iktidar ortağı oldu. Peşmerge, Maliye, Ticaret ve Din İşleri gibi önemli bakanlıkları alan Goran'a, IKBY Parlamentosu Başkanlığı da verildi. Ancak KDP ve KYB gibi Peşmerge ve polis gücü olmayan Goran, parlamentodaki gücünü pratikte gösteremedi. Bölgesel başkanın zayıflatılıp, parlamento ve hükümetin güçlendirilmesini talep eden Goran, böylelikle Kürdistan bölgesi siyasetinde gücünü artırmayı hedefliyor. Hasta olduğu belirtilen Goran'ın lideri Noşirvan Mustafa'nın İngiltere'de tedavi gördüğü ifade ediliyor. Mustafa dışındaki diğer kadroları genç olan Goran, Süleymaniye ve ilçelerinde başlayan şiddet gösterilerinin sorumlusu olarak görülüyor. Goran da KYB gibi İran'a yakın bir parti olarak biliniyor.
İslami Birlik Partisi (Yekgirtu)
Sünni gelenek üzerinden Müslüman Kardeşler'e ve Türkiye'ye yakın olan Yekgirtu, 1994'te kuruldu. Salahaddin Muhammed Bahaaddin uzun süre partinin genel başkanlığını yürüttü. Muhammet Fereç, 6'ıncı kongrede Yekgirtu lideri seçildi. Yekgirtu, IKBY Parlamentosu'nda sahip olduğu 10 vekille bölgenin 4'üncü büyük partisi. Koalisyon hükümetinde yer alan Yekgirtu, Elektrik Bakanlığı ve Sosyal İşler Bakanlığına sahip. Merkezi Erbil'de olan partinin, Duhok, Erbil, Süleymaniye ve Halepçe'de tabanı bulunuyor. Ancak daha çok Duhok'ta güçlü olduğu belirtiliyor. Yekgirtu'nun Duhok kanadı başkanlık krizinde KDP'ye destek verdi.
İslami Toplum Partisi (Komel İslam)
Bizotnewe İslami'den ayrılan Ali Bapir tarafından 2001'de kuruldu. Parlamento'daki 6 vekiliyle bölgenin 5'inci büyük partisi Komel İslam'ın merkezi Erbil'de. Hükümet ortağı Komel İslam'ın elinde Tarım Bakanlığı bulunuyor. Komel İslam, İran'a yakın siyasetiyle dikkati çekiyor. Komel, başkanlık krizinde Barzani muhalifi cephede yer aldı.
Türkmenler
Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi'nde Kürtlerden sonra ikinci büyük etnik unsur olan Türkmenler, çeşitli siyasi partilere bölünmüş durumda. IKBY Parlamentosu'nda Türkmenler için 5 milletvekili kotası uygulanıyor. Kürdistan bölgesinde yapılan 2013 genel seçiminde Türkmen İlerleme listesi 2, Irak Türkmen Cephesi, Kalkınma Partisi ve Erbil Türkmen listesi birer milletvekili çıkardı. Türkmenler, genel olarak Barzani'ye destek veriyor.
Kürdistan bölgesinde kota uygulanan Asuriler ve Süryaniler ikişer, Keldaniler ve Ermeniler birer milletvekiline sahip. Türkmenlerle birlikte toplamda 11 sandalyeye sahip azınlıklar, etnik ve dini unsurlara yönelik pozitif politikaları nedeniyle Barzani'yi destekliyor.
ERBİL - AA