Sabah gazetesinden Haşmet Babaoğlu yazdı.
Uzun süre "panik atak"tan çeken biri geldiği son noktayı şöyle anlatmıştı...
"Çok yorucuydu ama heyecanlıydı. Hep bir telaş, hep kavga hali... Sürekli yüksek nabız, hep soluk soluğa... Sonra bir gün arkamdan koşan depresyon yetişti, beni yakaladı.Kılıcımı toprağa gömdüm. Artık kavga edecek gücüm bile kalmamıştı. Battaniyemin altına girdim ve çıkmadım. Bir hekim duruma el koyuncaya kadar sabahları uyanmak bile istemedim."
Endişe ve panik duygusuyla başlayan sürecin nasıl gelişip nasıl sonlandığı ancak bu kadar iyi dile getirilebilir!
Peki ben neden yazıma böyle başladım?
Yine bir "insan hali"ni konuşmak için mi?
Hayır!
Toplumsal /siyasal bir psikolojiyi anlatmak istiyorum.
Bizi doğrudan ilgilendiren ve özellikle geçtiğimiz hafta sonu bazı odakların bizi içine itmek istedikleri bir hal bu...
Neden?
İyi veya kötü niyetle...
İkinci dalga geliyor, gevşemeyin, savaş yeni başlıyor ve benzeri laflarla toplumda endişe ve panik duygusu kışkırtılıyorsa eğer, bilin ki bu sonunda bir tuzak olup çıkar.
Çünkü sonunda toplum yorulur, depresyon baskın çıkar. Oyunu kuranlar bunu bilirler.
17/25 Aralık'ı, 15 Temmuz'u yapan örgüt ve onu kullanan küresel irade elbette pes etmeyecek.
Elbette teyakkuzda olacağız.
Ben de durmadan bu uyarıda bulunuyorum, bulunacağım.
Fakat bir dakika!
Bunu gündelik hayatımızda bir "arıza"ya yol açmadan yapmak zorundayız.
Medya sorumlu davranmalı; olur olmaz söylentileri ve panik duygusunu yaygınlaştırmaktan kaçınmalı!
Çünkü esas olay "psikolojik savaş" alanında sürüyor.
Büyük ihtimal, bundan sonrasını finans alanında ve sosyal farklılıklar üzerindenoluşturulacak psikolojik harekâtlarla sürdürecekler.
O halde nasıl darbecilerin yeni hamlelerine karşı uyanık kalacaksak...
Darbe veya kargaşa uyarısı yapıyormuş gibi davranıp korku yayanlara karşı da uyanık olmak zorundayız.
İki nokta önemli...
Sosyal farkları kaşıyan; mesela Alevilerin veya Kürtlerin sıkıntıları üzerine inşa edilen her söylentiye dikkatle ve sükûnetle yaklaşalım...
Şortlu kız, anıtkabirde çocuk parkı gibi haberlerin üzerine sağını solunu araştırıp sorgulamadan sazan gibi atlamayalım...
Ve şunu da unutmayalım...
Sadece Türkiye değil, bütün dünya özel bir dönemden geçiyor. Fetö'nün Türkiye'ye saldırısı aynı zamanda global krizin bir parçasıdır. Panik tuzaktır kapılmayın!
AYNA
Olgun bir adamı dost edinmek istiyorsanız, tenkit edin; basit bir adamı dost edinmek istiyorsanız, durmadan övün.
ŞİRAZLI SADİ