Bir ülkede iktidar partisinin eleştirisinden daha doğal bir şey yoktur. Ancak yapılan eleştirilerin niteliği, tutarlılığı ve ahlaki bir zemine oturması toplum üzerinde bırakacağı etki bakımından son derece önemlidir. Ne yazık ki, genel anlamda muhalefet özel anlamda “Sözcü Gazetesi” etrafında kümeleşen ve kendine özgü bir Kemalist ulusalcılığa yaslanan eleştiri türü, mantıklı, tutarlı ve ahlaki temelden yoksun olduğu için ,her defasında iktidar partisine avantaj olarak geri dönüyor.
Tutarlı ve ahlâkı bir muhalefet olmadığı sürece Ak Partiye yapılan bütün eleştiriler onu yıpratmaktan ziyade daha da güçlü hale getiriyor. Bu açıdan Ak Partililer, “Sözcü Gazetesi” etrafında yürütülen Kemalist-ulusalcı muhalefet türüne müteşekkir olmalı. Kendilerini Kemalist ulusalcı olarak tanımlayan ve Gazetelerinin başına mutsuz bir Atatürk portresi yerleştiren zihniyetin derdi yolsuzluk, işsizlik falan değil, bir İmam- Hatip mezununun Milli Savunma Bakanı olmasında düğümleniyor. İmam -Hatip derken bunun dini kimliğin olumsuzluğuna atıf yaptığı açık. Muhalefet yapan diğer kesimler ise bunu hiç eleştirmiyor, kendini bu tür eleştiriden farklılaştıracak adım atmıyor.
Sözcü Gazetesi daha önceleri Ahmet Davutoğlu’nu sarayın adamı olmakla suçlarken, istifa ettikten sonra yapılan olayı saray darbesi olarak nitelendiriyor. Kuşkusuz burada Ahmet Davutoğlu’nun haksızlığa uğrayan biri olarak Erdoğan’a bayrak açması beklendi. Öyle görülüyor ki, Ak Parti muhalifleri Ahmet Davutoğlu üzerinden kurmak istedikleri retorikte, Davutoğlu'ndan bekledikleri desteği göremeyecek. Davutoğlu, haksızlığa uğrasa bile içinde bulunduğu siyasal harekete zarar verecek bir söylemde bulunmamanın sembolü oldu.
En küçük menfaatine zarar geldiğinde en yakın arkadaşlarına cephe alan bir toplumsal iklimde, Ahmet Davutoğlu ahlâkı, muhaliflere ve geleceğini kendine menfaat sağlamak üzerine kuranlara büyük geliyor.
“Sözcü Gazetesi” eleştirilerinde 12 eylül faşizminin bugünden daha özgürlükçü olduğu tezini zaman zaman dillendirir. Türkiye'deki muhalefetin iktidarı özgürlükler yönünden eleştirmesi meşrudur ve normaldir. Ama bu eleştiriyi yaparken "12 Eylül daha demokratikti" gibi bir argümanı kullanmak, eleştirideki bütün bilimselliği ve nesnelliği ortadan kaldırır. Siz, Kenan Evren'e "Diktatör bozuntusu" diyebilecek veya "sayın Apo" diyebilecek bir muhalefeti hayal edebiliyor musunuz?"Eleştirinin etkili olabilmesi için tutarlı ve doğru argümanlarla desteklenmelidir kuşkusuz.
İktidarı özgürlükler yönünden eleştirirken "Kürtçe konuşmanın yasak olduğu 12 Eylül faşizmini, Kürtçe yayın yapan bir televizyon kanalının olduğu dönemden daha özgürlükçü göstermeye kalkarsanız, ya da “bugünkü baskı 12 Eylül döneminde yoktu” derseniz, sorununuz çok daha derinde demektir.
Devamı: http://www.fikirzemini.com/yazarlar/yusuf-yavuzyilmaz/neo-kemalist-bir-muhalefet-odagi-sozcu-gazetesi/133/