Suriye savaşı, her geçen gün yeni gelişmelerin yaşanmasını sağlamaktadır. Suriye savaşı, hiçbir devletin veya yapının tek başına konsept veya strateji belirleyemediği bir durum yaratmaktadır. Rusya ve İran, Esed rejimiyle, Amerika Suriye Demokratik Güçleri - PYD ile Türkiye ise ÖSO - Ahrar’üş Şam - Fetih gruplarıyla çalışmaktadır.
Amerika, Suriye’de Kürdler olmadan DAİŞ’e karşı mücadele edilemeyeceği gerçeğinin çok iyi farkındadır. ABD için DAİŞ’i ilk önce geriletmek, sonra tümüyle ortadan kaldırmak, stratejik bir gerekliliktir. DAİŞ’in Kürdistan Bölgesel Yönetimi ve Rojava’nın desteği olmadan ortadan kaldırılmayacağının farkında olan ABD, Kürdlerle olan ilişkilerini yoğunlaştırmaktadır. ABD ve Rusya, Rojava olgusunu en iyi anlayan iki büyük süper güçtür.
SDG, Amerika’nın desteğiyle DAİŞ çetesinin ana üssü konumundaki Rakka’yı ele geçirmek için büyük bir harekata geçmiş durumdadırlar. SDG, direkt Rakka’ya saldırmak yerine her yerden DAİŞ’i ve Rakka’yı çembere almaya ve geriletmeye dayanan bir strateji izlemektedirler. Rakka’nın düşürülmesi için Menbic’in DAİŞ’in elinden kurtarılması gerekmektedir. DAİŞ’le mücadelede stratejik bir konuma ve öneme sahip Menbic’in kurtarılması için PYD - YPG’nin öncülüğündeki SDG, büyük bir operasyon başlatmışlardır. Menbic operasyonuyla, Kürdler, fiilen Fırat’ın Batı’sına geçmişlerdir. DAİŞ’in Rakka’yı savunmak için bütün cephelerde topyekün bir mücadele verecek gücü bulunmamaktadır. DAİŞ’in adım adım güçten düşürülmesi stratejisi uygulanarak Rakka’nın kasıma kadar düşürülmesinin hesabı yapılmaktadır.
Rakka’nın DAİŞ’ten kurtarılması Rojava ve Kürdler için stratejik bir anlama sahiptir. Baas rejimi, Rojava’yı oluşturduğu Arap Kemeri politikasıyla birbirinden ayırmıştı. Kürdler için en önemli sorun Arap Kemeridir. Suriye savaşı, Rojava’yı kuşatmak için oluşturulan Arap Kemeri tarzı nüfus ve coğrafya mühendisliklerinin hepsini anlamsızlaştırmıştır. Rakka ve Menbic operasyonlarıyla Efrin, Kobanê ve Cizire gibi Rojava’nın ana merkezleri arasındaki ilişki, bağlantı ve geçişin sağlanması imkanı ortaya çıkmış bulunmaktadır.
Türkiye, Ahrar’ü Şam, ÖSO ve Fetih Tugayları gibi isimler taşıyan farklı yapıları desteklemektedir. Bu gruplar, yapmış oldukları Kilis operasyonuyla DAİŞ’e karşı bir ilerleme sağlayamadıklarından dolayı Mare’ye sıkışmış durumdadırlar. Kilis operasyonunun başarısızlığı, SDG’nin Menbic operasyonunun önünü açtı. Türkiye, SDG’nin Menbic operasyonuna çok güçlü bir tepki göstermemekle beraber, bu Türkiye’nin PYD - YPG konusundaki politikasının değiştiği anlamına gelmemektedir. Önümüzdeki günlerde Türkiye, PYD - YPG’ye karşı çok sert diplomatik ve askeri girişimlerde bulunabilir. Rojava korkusu, Türkiye’nin Suriye politikasını belirlemeye devam etmektedir. Türkiye’nin, Kürdlerin ilerleyişini durdurmak için Şam yönetimiyle gizli işbirlikleri geliştirmesi güçlü bir ihtimaldir. Şam ve Ankara’nın ortak düşmanının Rojava olduğunu unutmamak lazımdır.
DAİŞ’in Kilis’e ve Antep’e attığı roketler ve füzeler, Türkiye’yi, sınırlarını bu terör çetesine karşı koruma durumuyla yüz yüze bırakmıştır. Kilis sorunu denilen şey, aslında Türkiye’nin sınırının içini DAİŞ’e karşı koruma gerekliliğinin ortaya çıkmasından başka bir şey değildir. Atılan roketler sonucu yirmiden fazla insanın hayatın kaybetmesi, Kilis ve Antep’te halk arasında korku, panik ve endişenin ortaya çıkması, Ankara’yı DAİŞ’e karşı sınır güvenliğinin sağlanması konusunda harekete geçirmiştir. Türkiye, DAİŞ’e karşı tek başına veya ABD ile ortak operasyon yapma seçeneklerini çok ciddi olarak tartışmaktadır. Türkiye, sınırlarının DAİŞ gibi bir çete tarafından kontrol edilmesine sessiz kalma veya böyle bir tehlikeyi ihmal etme lüksüne sahip değildir. Türkiye ve DAİŞ, artık arada hiçbir şey olmadan direkt karşı karşıyadırlar.
Rojava, varlığını korumak ve güvenliğini sağlamak için DAİŞ tehdidini DAİŞ’in bizzat merkezinde yani Rakka’da etkisiz hale getirmenin planını yapmaktadır. Kürdler, güvenliklerini sağlamak için Arap, Türkmen ve Çerkez gibi halklarla SDG gibi çatı yapılar kurmaktadırlar, DAİŞ’e karşı Amerika ve Rusya gibi süper güçlerle ittifak kurmaktadırlar. Bu çok yönlü ilişkilerin, Rojava’yı yükselen bir güç yaptığını ve Suriye - Irak’ta açılan DAİŞ parantezinin kapatılmasında önemli bir fonksiyona sahip olduğunu söyleyebiliriz.
Bilal Sambur - Basnews