Türkiye'nin ortadoğu'da en güvenilir, stratejik müttefiki konumundaki Mesut Barzani'nin geçen hafta Türkiye ziyaretinde havalimanlarına resmi protokol gereği Kürdistan Bölgesel Yönetimi bayrağı asıldı. Tabi, bu durumu Türkiye'de muhalefet her zaman ki gibi iç siyasette milliyetçi kamuoyunun algılarına yön vermek maksadıyla referandum sürecinde koz olarak kullanmak istedi.
Fakat onların görmek istemediği veya anlamak istemediği yeni bir durum var: Türkiye’nin eski Türkiye olmadığı…
Evet, bu hususta da net gördük ki, karşı çıkanlar kadar konuyu doğru anlamaya ve izah etmeye çalışanlar da vardı. Hatta sayıca eskiye nazaran daha fazla olmaları sevindiriciydi.
Buna rağmen konuyu ele almak ve kim nerede, nasıl konumlanıyor noktasında bazı şeyleri yazmak farz oldu.
Konuya girmeden önce, Irkçılığın nereden kaynaklandığı ile ilgili birkaç şeye dikkat çekeyim istedim.
Irkçılık genel de 3 şeyden kaynaklıdır:
1- Cehaletten
2- Yanlış eğitimden
3- Kibir ve hasetten..
Bu üç maddeyi alıp olabildiğince geniş zaviyelerden irdeleyebilir ve üzerinde düşünebiliriz. Şahsen, Türkiye’de ırkçılığın sistematik ve asabiyetçi bir karaktere sahip olduğunu düşünenlerden değilim. Mesela, Acem ırkçılığı, kibri daha sistematik ve tarihi altyapıya sahiptir. Arap asabiyetçiliği de öyle… Batı ve Ari kimliğe sahip diğer milletlerde de görülen üstünlük psikolojisi Türklerde yoktur. Türk milliyetçiliği hamasidir, tepkiseldir. Dolayısıyla daha rahat söndürülebilir ve kontrol edilebilir bir özelliğe sahiptir. Son yüzyılda yoğun derecede bir ulusçu ve inkarcı politik kültür yaratılmasına rağmen, Türklerle Kürtlerden bugün ‘’birlikte yaşama’’ formülü noktasında olumlu düşünenlerin sayısı daha fazladır.
Gelelim konuya…
Erdoğan ve Barzani olmasaydı ne olurdu?
Veya soruyu şöyle soralım: Barzaninin yerinde Goran hareketi ve Pkk olsaydı; Türkiye'de eskisi gibi Anasol-M tarzı bir hükümet olsaydı ne olurdu?
Devamı : http://www.fikirzemini.com/yazarlar/veysel-yenigul/mesut-barzani-ziyaretinin-aciga-cikardiklari/195/