IKYB Başkanı Mesud Barzani, kısa bir süre önce Guardian'a verdiği beyanatta mühim noktalara temas etti. Uluslararası camianın da Irak'ın ve özellikle de Suriye'nin yeniden birleştirilemeyeceğini kabul eder bir noktaya geldiğini söyleyen Barzani, Ortadoğu'daki sınırları belirleyen 1916 tarihli Sykes- Picot Anlaşması'nın da hükmünü yitirdiğini belirtti.
Barzani'ye göre, dinsel ve mezhepsel bölünmelerin yaşandığı coğrafyada toplumları korumak için yeni bir anlaşma yapılmalı. Bu anlaşmanın türünü, mekanizmalarını ve statüsünü tayin ederken de yüz yıl önceki yanlışlıklara düşülmemeli. Yani “bölgede zorunlu beraber yaşama”da ısrar edilmemeli, mantıksız olduğu açık bu formülden uzak durulmalı.
Şüphesiz Barzani'nin en dikkat çekici mesajı “Bağımsız Kürdistan”a ilişkin olanıydı. Bilindiği üzere Barzani, Parlamento'ya bağımsızlık referandumu için hazırlık yapılması çağrısında bulunmuştu. Bunun üzerine toplanan partiler de referandumun yapılması noktasında ortak bir tavır geliştirmişlerdi.
Barzani'yi harekete geçiren iki faktör var: İlki, Irak’ı eskiden olduğu gibi birlik ve beraberlik içinde yaşatmanın artık bir hayal olması. Barzani, Irak’ın bütünlüğünü muhafaza etmek için Kürdistan olarak ellerinden gelen gayreti gösterdiklerini ama merkezi yönetimden bekledikleri karşılığı almadıklarının altını çiziyor. Bu nedenle Kürtlerin kendi yollarını çizmesinin hem bir mecburiyet, hem de bir hak olduğunu ifade ediyor.
İkincisi ise, dışarıda da rüzgârın Kürdistan'ın lehine dönmesi. Başta bağımsızlığa karşı çıkan ülkeler IKYB'nin sınırları dâhilinde bir egemenliğin belirginlik getireceğini düşündükleri için fikirlerini değiştiriyor. Dolayısıyla onlarca yıldır Kürtlerin hedefi olan ama kuşkucu komşu ülkeler tarafından sertçe reddedilen bağımsızlık şimdi hiç olmadığı kadar yakınlaşıyor.
BAĞIMSIZ KÜRDİSTAN'IN ZAMANI
“Kürdistan Bölgesi hiçbir komşusu için tehdit değil. 15 yıllık tecrübemiz bir istikrar unsuru olduğumuzu kanıtlıyor” diyen Barzani bölgedeki devletlerin tutumunun değişmesine örnek olarak Türkiye'yi veriyor: “Türkiye'de Kürdistan ve Kürt ifadelerini kullanmak yasaktı, ama bir ay önce Türkiye'ye gittiğimde, Kürdistan bayrağı cumhurbaşkanlığı sarayında dalgalanıyordu.”Barzani, her ne kadar karar alıcılarla bağımsızlık mevzuunu konuşmamış olsalar da, Türkiye'nin bağımsızlığa karşı çıkacağını sanmadığını söylüyor.
Aslında salt Türkiye değil, olumlu sinyal veren başka bölge devletleri de var. Misal İsrail, uzunca bir vakittir “Bağımsız Kürt devletinin zamanının geldiği” kanısında. Başbakan Benjamin Netanyahu her vesile ile bağımsız bir Kürt devletini destekleyeceklerini belirtiyor. İsrail Adalet Bakanı “Büyük bir milletin devleti olmadan yaşaması haksızlığına bir son verilmeli. Uluslararası topluma Kürt devleti kurulması çağrısı yapmalıyız” diye konuşuyor. Filistin Devlet Başkanı Mahmut Abbas, “Kürt devletinin kurulmasını desteklediğini” açıklıyor.
KUTSAL SORUMLULUK
Barzani de tüm bu işaretlere bakarak bağımsızlığın diğer zamanlardan daha mümkün olduğu sonucuna varıyor. “Ağır bir yük ama kutsal bir sorumluluk” olarak nitelendirdiği bağımsızlık için düğmeye basıyor.
Muhaliflerinin indinde, bu, boş bir hamle. Barzani içeride sıkışmış vaziyette. Ekonomi berbat, güvenlik endişesi devam ediyor, muhalefetin tepkisi büyüyor. Barzani de üzerindeki bu basıncı dağıtmak için her zaman yaptığını yapıyor ve bağımsızlık ipine sarılıyor.
Aynı kanıda değilim. Farklı bir durum söz konusu. Cin, şişeden çıkmış gibi. Kürdistan kamuoyu bağımsızlığa zaten hazır. Barzani yönetimi, referandum kartıyla bağımsızlık fikrinin dışarıda da olgunlaşmasını ve ilan için lazım gelen zeminin oluşmasını arzuluyor.