erotik shop
Bugun...


Kıyametimiz Ne Zaman Kopacak?
İnsanın müdahalesine açık olan bir diğer alan ise İsfehânî’nin “orta kıyamet” olarak adlandırdığı, “toplumsal/sosyal kıyamet”tir. Bu kıyamet türü genel olarak toplumların türlü sebeplerle tarih sahsesinden silinişleri olarak yorumlanmıştır. Bu yoruma ek olarak, çevresel faktörlerin de bu alana dahil edilmesi gerektiği söylenebilir. Bu doğrultuda Kur’an’da; çevrenin insan hayatının neresinde durduğuna ve su, hava, toprak gibi hayatın temelini oluşturan ve devamlılığını sağlayan unsurlara pek çok vurgunun yapıldığı görülmektedir.

facebook-paylas
Tarih: 25-02-2019 11:37
Kıyametimiz Ne Zaman Kopacak?
+ -

İslam düşüncesine göre, çevre ve insan arasında kopmaz bir bağ bulunmaktadır. Çünkü çevre, insanın; tanıma, keşfetme, bilme ve değer yükleme kapasitelerini aktif kılacağı alandır. Bir başka ifadeyle bu alan, insanın “zihnî/teorik” yetilerini işlevselleştireceği veriler sağlamaktadır. Bir diğer açıdan ise çevre; imar etme, tasarımda bulunma, düzenleme, inşa etme, geliştirme özelliklerinin aktive edileceği; yani insanın “amelî/pratik” yanının karşılık bulacağı imkânlar alanı sunmaktadır. İnsanın iki yönünü de yetkinleştirmesinin aracı olabilmesi dolayısıyla çevre,  var olmanın anlam bulacağı bir varlık alanı olmaktadır.

Bu verili varlık alanı, Allah’ın lütfu ve nimeti olarak insana musahhar kılınmıştır. Bu durum Kur’an’da “O, göklerde ve yerde olan her şeyi, Kendinden (bir bağış olarak) emrinize vermiştir (sehhara). Bunda düşünen bir topluluk için birçok delil (âyât) vardır.” (45/13) ayetiyle ifade edilmektedir. Göklerde ve yerde olanların insanın hizmetine verilmiş olması, insanın doğa üzerindeki mesnetsiz tahakkümünün meşruiyet zemini olarak anlaşılmamalıdır. Bu ve benzeri ayetlerde, ‘sehhara’ fiili; kâinatta bulunan tüm varlıkların, Yaratıcının varlığına delil olduklarını, bu anlamda insan zihninin bilgi verileri olduklarını dile getirmektedir. Ayetin sonunda düşünen topluma işaret edilmesi de “hizmete verilme/sehhara”nin aklî bir durum olduğunu göstermektedir. Bu doğrultuda çevre, insanın farkındalığını ortaya çıkaran bir alan olması bakımından da değerlidir.

Kainatı çevreleyen tüm kozmik sistemin sona erişini bildiren “kıyamet” ise yaşam alanımız olan bu çevreden tamamen kopuşumuzun ifadesidir. Bu olaya insanın müdahale etme ihtimali yoktur; çünkü kıyamet, zamanı insan bilgisine kapalı, insan etkisinden uzak, tamamen evrenin kendisi için takdir edilen süresinin sonuna gelmesiyle ilgili bir durumdur. Fakat Kur’an’a bakıldığında, yalnızca bahsi geçen bu kıyametten söz edilmediği; kıyametin türlerinden ve bu türler içerisinde insanın müdahalesine açık olan alanların olduğundan da zımnen bahsedildiği görülmektedir.  

Bu alanların başında, kişinin ölümü gelmektedir. Kişinin ölümü, kendisi için kıyamettir. Bu vakıayı Râgıp İsfehânî, “küçük/ferdî kıyamet” olarak adlandırmaktadır. İnsanın beden sisteminin ölümle birlikte sona ermesi, bu adlandırmayı yapmaya zemin oluşturmaktadır. İnsan bu alana müdahalede bulunabilir. Zira yaşam koşullarını düzenlemeye ve refah seviyesini artırmaya dönük yapıp etmeler, hem bedensel hem de psikolojik sağlığa dikkat etme, çevresel alanı düzenleme, tüketilen gıda maddelerine karşı dikkatli olma… gibi durumlara gösterilecek olan ihtimamın, insan yaşam süresi üzerinde önemli etkilere sahip olduğu açıktır. Ülkelerin ortalama yaşam süreleri ve bu süreleri belirleyen etkenler üzerinde yapılan araştırmalar da bu durumu gözler önüne sermektedir.

İnsanın müdahalesine açık olan bir diğer alan ise İsfehânî’nin “orta kıyamet” olarak adlandırdığı, “toplumsal/sosyal kıyamet”tir. Bu kıyamet türü genel olarak toplumların türlü sebeplerle tarih sahsesinden silinişleri olarak yorumlanmıştır. Bu yoruma ek olarak, çevresel faktörlerin de bu alana dahil edilmesi gerektiği söylenebilir. Bu doğrultuda Kur’an’da; çevrenin insan hayatının neresinde durduğuna ve su, hava, toprak gibi hayatın temelini oluşturan ve devamlılığını sağlayan unsurlara pek çok vurgunun yapıldığı görülmektedir. Yaratıcı, çevre üzerinde bu kadar durmakla insanda bir çevre bilincinin oluşmasına zemin hazırlamakta; insan aklına bu şekilde hatırlatıcı ve yönlendirici bir yardımda bulunmaktadır. Çevreye olan bu vurgu, insanın yaşam hakkından kaynaklanmaktadır. Bir başka açıdan, sağlıklı olmayan veya sağlıklı çevre koşullarına sahip olmayan bir insanın, en temel insanî gereksinimlerini dahi henüz gerçekleştirememiş olması, onu kul olma sorumluluklarını da yapamama durumuna düşürecektir. Çünkü yaşam hakkına dönük kısıtlamalar, bütün kutsalı mecburî bir şekilde ikincil plana düşürmektedir. Bu bakımdan bulunulan çevrenin, insan hayatı için hayatî önem taşıdığı ve yaşam hakkının korunmasının hayatı her anlamda olumluya evireceği açıktır.

Peki ideal çevrenin özellikleri nelerdir? Söz konusu kriterler;

  • İstikameti belirleyen bilinç, hareketi sağlayan enerji, olması gereken yola ileten ve mutluluk sağlayacak arılıkta olan bir güç anlamında rîhun tayyibetun (10/22);
  • Yaratılanların varlıklarını sürdürebilmelerinin zemini olan sağlıklı besin ve diri, sağlam, kalıcı değerler üretme anlamında şeceratün tayyibetün (14/24);
  • Toprağı verimli ve temiz olan, güvenli ilişkilerin kurulduğu, sağlam imarların yapıldığı mekân anlamında beldetün tayyibetün (34/15);
  • Rahat yaşam kriterlerinin oluşturulduğu, ilkelerin üretildiği, medeniyetlerin oluşturulduğu, ilmin yapıldığı mekân anlamında hayâtun tayyibetün (16/97) şeklinde belirlenmektedir.

Yapılması gereken, müdahaleye kapalı olan kozmik kıyametin zamanını, işaretlerini tespit etmek değil; insan müdahalesine açık olan bireysel ve toplumsal kıyametlerin işaretlerini tespit edip onlar için imkan ölçüsünde önlem almaktır. Zira bu, kıyametimiz konusundaki sorumluluğumuzdur.

...

 Tuğba Günal /  Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi'de Kelam Araştırma Görevlisi |

(Siyer Araştırmaları)




Bu haber 1599 defa okunmuştur.

YORUMLAR

Henüz Yorum Eklenmemiştir.Bu Haber'e ilk yorum yapan siz olun.

YORUM YAZ



İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER HABERLER
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
YUKARI