16 Nisan 2017 tarihinde oylanacak olan referandum çeşitli açılardan tartışılmaktadır. Ancak tartışmanın özü yönetim ergleri arasındaki uyumsuzluğu gidermek ve daha etkin bir yönetim mekanizması oluşturmaktır. Ancak referanduma özellikle muhalefet tarafından çok farklı anlamlar yüklenerek, bir anlamda tartışma amacından saptırılmaktadır.
------
Tek kişinin hâkimiyeti ve diktatörlük söylemi, milletin iktidarının önünü kapatmak ve vesayet retoriğinin üzerini örtmek içindir. “Sivil diktatörlük söylemi” ne yazık ki daha özgürlükçü bir demokratik arayış için değil, sivil siyasetin önünü tıkamak için araçsallaştırmaktadır.
--------
Anayasa referandumuna "hayır" diyecek vatandaşlara vatan haini veya terörist denebilir mi, hiç kuşkusuz hayır. Herkes kendi anlayışına siyasal duruşuna göre karar verecektir. Söylenmesi gereken şudur: PKK ve FETÖ gibi terör örgütleri de Anayasa referandumuna hayır diyor. Burada hayır diyenleri hangi saiklerin bir araya getirdiği de sorgulanacaktır kuşkusuz.
--------
Fazla söze gerek yok, 367 krizini çıkaranlar,"hayır" kampanyasının arkasındakilerdir. Bu odakların demokrasi, diktatörlük ve özgürlük söylemlerine kanmamak gerekir.
--------
Abdullah Gül'ü cumhurbaşkanı seçtirmemeyi kazanç olarak gören CHP işin bugüne geleceğini tahmin edemeyecek kadar öngörüsüz bir siyaset güttü. Abdullah Gül’ün seçimini şirazesinden çıkarılarak vesayet odaklarıyla işbirliğine giden CHP, sivil siyasetin önünü kapatmıştır.
--------
Gerçekten de bugün aktüel olan Anayasa Referandumunun müsebbibi CHP'dir. Zamanında Abdullah Gül Cumhurbaşkanlığına aday gösterilince, eşi başörtülü olduğu ve bunun laikliğe aykırı olduğu gerekçesiyle (kuşkusuz bu kadar akıl ve ahlak dışı bir gerekçe olamazdı) vesayet kurumu yargıyı harekete geçirerek 367 krizini ortaya çıkardı. Bunun üzerine Ak Parti Cumhurbaşkanlığı seçimini halka götüren değişikliği yaptı. CHP hem Abdullah Gül'ün seçimini engelleyemedi, hem de bir vesayet kurumu olan Cumhurbaşkanlığının demokratik meşruiyetinin önünü tıkayamadı. CHP'nin girişimiyle iki başlılık ortaya çıktı. Şimdi yapılacak referandum bu yönetim krizini aşmaya ilişkindir.
Sorun CHP'nin vesayet kurumu harekete geçirerek sistemi kilitleme arayışının çözümüdür. Bundan sonra seçeceğimiz iktidarlar vesayet kurumlarının engellemeleri ile karşılaşmayacak, siyasal programını uygulayacak biz de hiçbir mazerete sığınmadan onu sorumlu tutacağız. Hiç kuşkusuz "hayır" vesayeti güçlendirip sivil siyasetin önünü tıkamaya dönük bir tepkidir ve demokratik siyaset ve özgürlükle ilgili hiçbir ilgisi yoktur. Hayır diyenler hangi argümanı öne sürerse sürsün, nihayetinde bu vesayete verilmiş destektir.
Devamı : http://www.fikirzemini.com/yazarlar/yusuf-yavuzyilmaz/referandum-notlari/194/