Modern Tüketim Toplumunda ‘Kadın Bedeni'
Tarih boyunca disipline edilmeye çalışılan kadın bedeni, tüketim toplumunda en çok tüketilen nesne haline dönüştürülürken, kültürel sermayeden yoksun bireylere de bedenleriyle var olma olanağı sunmuştur. Modern Tüketim toplumunda 'nesnelleştirilerek' toplumsallaştırılan kadın bedeni, kadının bağımsızlığının en önemli göstergesi olarak kurgulanmış, bu kurguyla kadın bedeni kazanç kaynağı haline dönüştürülmüştür. Toplumsallaştırılan kadın bedeni kendisine sunulan enstrümanlardan, estetik, bronzlaşma, spor, moda, imaj, makyaj vb. nesnelerin müdahalesine açık hale getirilerek, kadın bedeni küresel kapitalizmin kazanç kaynağı haline dönüştürülmüştür. Güzellik ve estetik merkezleri kadınların en uğrak yerleri haline gelirken, gündelik yaşamın rotasını çizen moda kadının vazgeçilmezleri arasında ön sıralarda yerini almıştır. ‘Çirkin kadın yoktur, bakımsız kadın vardır' önermesiyle nesnelleştirilen kadın bedeni daha fazla müdahaleye açılırken, kadın bedeni en çok tüketilen nesne haline dönüşmüştür. Yapılan müdahalelerle doğallığını kaybeden beden, yapay ve protez bedenlere dönüşmüştür.
Beden, kültürel prestijden yoksun kimselerin toplumsal kabullerini olanaklı hale getirirken, iş sahibi olmada ve kariyer elde etmede bir rekabet unsuru olmuştur. Rekabet unsuruna dönüşen bedenin toplumsal kabulü ve sonumu zorunlu hale gelirken, bu rekabette kabul onayını artırmak ve kabul edilmek için de dış müdahalelerle farkındalık yaratılmaya çalışılmış, hatta dış müdahale zorunlu hale gelmiştir. Rekabetin sürekliliğinden ötürü bedenin daha genç, daha diri tutmak ve güzelleştirebilmek için her yolu mubahlaştırılarak tüm zorluklara da katlanılmış, gündelik yaşamda ekonomik zorluklara neden olabilecek riskler bile göz ardı edilmiştir. Tüketim toplumuyla kutsallaştırılan bedenin toplumsal kabulü, kadının mutluluk nedeni ve gündelik yaşamın vazgeçilmezi olduğu için beden üzerindeki operasyonlar da sürekliliğini korumuştur.
Tüketim toplumunda başkalaştırılarak yeniden inşa edilen kadın bedeni, sınırsız bir özgürlük yanılsamasıyla da cinselliğin metası haline gelmiştir. Cinsel objeye dönüştürülen kadın bedeni, ilgili ve ilgisiz tüm ürünlerin tanıtımlarında kullanılmaya başlanmış, beden üzerindeki elbise ebatlarının küçültülerek bedenin güzellikleri-cinselliğinin topluma sunumu özgürlük-modernleşme ve gelişmenin değişimi olarak algılatılmaya çalışılmıştır. Kadının özgürlüğüyle özdeşleştirilen çıplak kadın bedeni, ticari bir sektöre dönüşürken, kadın bedeninin cinselliğine atıf kadının övgü nedeni de olmuştur. “Seksi leydi” nitelendirilmesiyle mutlu olan ve bedeninin cinsel obje olarak nitelendirilmesiyle övünen kadın, bedenini cinsel çekiciliğe yönelik her türlü inşaya da açacaktır. rnrn rnrnTüketim toplumunda güzellik yüz ile birlikte bedenin tüm katmanlarına indirgenmiştir. Dik göğüs ve popolar, çekik karın, bedensel incelik yaşadığımız yüzyılda toplumsal bedenin en önemli kariyerlerindendir. Bedensel kariyer olarak kurgulanan ölçütler medya kuruluşlarının algısal operasyonlarıyla gündelik yaşamın konuşulanları arasına girmiştir. Moda Merkezleri ve küresel kapitalist öncüller tarafından belirlenen ölçütlere sahip olmak için kadının gündelik yaşamının vaz geçilmezi haline gelmiştir. Önceki dönemlerde şişman kadın daha seksi ve daha gözdeyken, şu an kadına şişmanladığını hatırlatmak bile hakarete eş değer hale gelmiştir. Hakarete eş değer olarak değerlendirilen şişman beden ve yağdan kurtulmak için tüm zorluklara tahammül edilerek, yeni yüzyılın hem güzellik hem de cinselliğin göstergesi olan ince bedene sahip olma zorunluluk haline gelmiştir.
Kozmetik sektörü, bireylere makyaj ve cerrahi müdahaleyle istedikleri bedene ve yüze sahip olabileceklerini vaat eder. Bireyin bu vaatlerden etkilemesinin en önemli nedeni, ulaşacağı sonucu bilmesindendir. Çünkü söz konusu olan sonucu bilinen bir müdahaledir. Arzusunu arayan nesneye dönüşen beden, epilasyon, rimel, dövme vb. ile kültürleştirilerek, narsistik bir kuşatmayla karşı karşıyadır.rnrn rnrnBeden üzerinde en önemli etkiye sahip olan ‘MODA’ da herkes her şeyden haberdar olmayı, bedensel değişimlere, bedenin güzelleştiren yenilikleri takip etmeyi görev bilmelidir. Tüketim toplumunun vatandaşları bunu takip etmek zorunda hisseder kendisini. Bu takipten uzaklaşan toplum tarafından dışlanabilir. Derin baskı karakterine sahip olan modanın yaptırımı toplumsal dışlamaya kadar varmaktadır. Perhiz de, ilke olarak kısıtlamayı kabul etmeyen tüketim toplumunda bedeni arzu edilen şekle sokmak için başvurulan yöntemlerden biridir. Birçok tattan ve zevkten mahrum kalmak ve zorluklara katlanmanın en önemli nedeni toplumun görüntüsüne sunulan bedenin, arzu edilen şekle sokulmasıdır. Tüketim toplumunda bedene müdahalenin en önemli nedenleri arasında cinsel objeye dönüştürülen bendenin toplum tarafından kabulü ve paranın kendisine gelmesini isteyen tüketicilerin yönlendirmesinden de kaynaklanmaktadır. Bundan ötürü sürekli isteklerle kişiyi ve bedenini coşkun tutmaya çalışan tüketicilerin yarattığı coşkunluklardan ötürü ‘Bedenle varılmak istenen nihai mutluluğa’ da hiçbir zaman ulaşılamayacaktır.
Bedeni "Vitrin" mantığıyla belirginleştirmeye çalışan post modern etik ve tüketim toplumu, bedeni es geçilmez kılarken, bedenin tüm gelişime ve değişime açık hale gelmesini önerir. Tüm değişim ve dönüşümün beden üzerinde uygulanabileceği psikolojiyi dayatır. Beden artık dış uyarıcıların ve kapitallerin işgaliyle sömürgeleştirilmeye açılmıştır. Beden kişisel olmaktan çıkmış toplumsal bir hal almıştır. Bedeni kişiden çok toplum yönlendirmeye başlamıştır.
Post modern etik ve tüketim toplumu, bedeni tüm yenilikleri takip etmeye teşvik eder. Tüm yeniliklere davet edilen beden aynı zamanda “metin olmaya”, yılmamaya çağrılır. Tüketim toplumunun post modern etiğin katkısıyla bedene yaklaşımı ve bedeni tanımlamasıyla bedeni kutsala dönüştürmüş, tapınma nesnesi haline getirmiştir. Yaşamın amacı bedenin kabulüne dönüşmüştür.
Bedenin her bölgesini tüketim endüstrisi ile sömürgeleştirmeye çalışanlar tv, sosyal medya, moda ve zarafet dergileri, kozmetik cerrahinin fiziksel bedenlerimizin şeklini ve yapısını değiştirme fırsatını bize çeşitli seçeneklerle ısrarla sunarlar. Burunlar yeniden biçimlendirilebilir, kırışıklıklar yok edilebilir, yüzler gerdirilebilir, yağ aldırılabilir, göğüsler küçültülebilir ya da büyültülebilir. Bedenin kendisi, bir tüketim metası haline dönüştürmüştür. Bu türlü operasyonlar hem erkekler hem de kadınlar için erişilebilen ve özendirilebilen bir süreçtir. Rekabetçi bir dünyada sıradan olmak yetmeyecektir. (Özbolat, 2011; 322). Toplumsallaşan beden her türlü müdahaleye açık hale getirilerek mutluluk kaynağı olarak algılansa da bedene yapılan müdahaleler sürekliliğini muhafaza etmiştir. Tüketim toplumunda tüketimi en çok tetikleyen 'MODA' kaynaklı bedene yapılan müdahalenin türlerinden biri, bir dönem sonra güncelliğini yitirebildiğinden, dövme gibi kalıcı unsurlar soruna dönüşebilir. rnrn rnrnBedene müdahaleyi değerlendiren Çabuklu (2004: 100) “Beden üzerindeki “çalışma” çok çeşitli enstrümanlarla yürütülür. Deri, dövmeler, piercing, bronzlaşma ile kuşatılır. Makyaj ve kozmetik sektörü, sürekli olarak bireyselleştirme ve ticarileştirmeye hizmet eder. Ten, bedenin vitrinidir. Beden, düzgün hatlara sahip olmalı, kaygan, saydam, pürüzsüz, kusursuz ve hatasız bir görünüm sergilemelidir....Deri üzerine yazılan, yapıştırılan dövmeler bir değişim ve gösterge değeri kazandırır” der (Çabuklu, 2004: 100).
Bedene özgürlük iddiasıyla ruhu bedenden ayıran yaklaşım ve değerlendirmeler, bedeni daha çok kazanç sağlayan ticari bir metaya dönüştürmüştür. Ruhun doyumunu bedenin doyumuna indirgenmesi tüm yatırımı bedene yönlendirmiş, bedene yatırım süresiz hale gelmiş, daimileşmiştir. Bedenle dönüştürülmeye çalışılan yaşamın hiçbir evresi ruhsal duygunluğa bir katkı sağlamamıştır. Tüketim toplumuyla yarattığı travmanın farkına varan birey mutlu ve daha iyi bir yaşam için “Ben mi beden için varım? Beden mi benim için var?” sorularıyla boğuşmaktadır. Tüketim toplumuyla birlikte daha çok nesnelleştirilen kadın bedeni cinsellikle sembolleşirken, milyon dolarların el değiştirdiği bir sektör haline gelmiştir.
Kaynakça;
Çabuklu, Y. (2004). Toplumsalın Sınırında Beden. İstanbul: Kanat Yayınları. Özbolat, A. G. (2011). Postmoden Dönemde Bedenin Tüketim Temelinde Yeniden İnşası. Elektronik Sosyal Bilimler Dergisi, 317-334.