Savaşını da barışını da onurlu yapacaksın. Barışta en radikal mücadeleye taraf olurken, savaşta tek bir masumun bile zarar görmesine müsaade etmeyeceksin.
Her kim ki örgüt, parti, cemaat yahut devlet; vatan, millet gibi hayali benlikler için somut bir insanın hukukunu çiğniyorsa, o kişi, kurum, siyaset veya söylem zalimdir. Her kim devlet, vatan gibi kutsallaştırdığı şeyler söz konusu olunca gerisi teferruattır diyorsa o hak ihlaline bahane arayan bir namerttir.
Her kim başkasının hayatını kendi davasına feda ediyorsa o zalimdir. Her kim kendi iktidarı için insanları dehşete düşürecek şekilde tehdit savuruyor, şiddet sopasını sallıyor veya bıçağın ucunu gösteriyorsa o teröristtir.
Teröristin adı değil hakikatidir önemli olan. Devlet veya PKK, her kim sivilleri ve çocukları öldürüyorsa o katildir. Mecburuz varsayımıyla masumlara zarar veren her kişi ve kurum teröristtir. Bu devlet diye kutsanan için de, terör örgütü diye lanetlenen için de böyledir. Hak söz konusu olduğunda büyüğe küçüğe bakılmaz. Öyle de hakikat dahi güçlüye, zayıfa göre değişmez.
Maalesef tüm devletler, örgütler, cemaatler gözünü kırpmadan yalan söyleyebilen kurumlardır. Mutlaka bir başka maslahat, daha büyük bir yarar iddiasıyla gerçekleri çarpıtmaktan, hakikati yamultmaktan rahatsız olmazlar.
Bugün Türkiye’de toplumun her an patlayabilecek kadar gergin olduğu hiperpolitik bir dönem yaşanıyor. Gecikmiş bir devrimin iç sarhoşluğu ile kanayan bir uluslararası konjonktürün dış cereyanı arasında ölçüsüzlüğün, paranoyanın hâkim olduğu kesif bir korku atmosferi var.
Propagandanın gerçeği cüce bıraktığı kirli mi kirli bir zamandayız. Oluk oluk kana daha gelmeden oluk oluk kir akıyor söz ve medya pazarında. Evet, siyaset yapan grupların hakikat diye bir kaygısı yok. Onların nazarında her şey önceden verilmiş bir savaş kararı için sadece bir mühimmattan ibarettir. Onun için siyasi cereyanlar önlerine gelen her şeyi kendilerine tabi kılmaya çalışırlar. Şeytanlar ve melekler onlarla aynı safa düştüğünde melek, karşı tarafa düştüğündeşeytan sayılırlar.
Bunu anlamak için kimin ne zaman devlet kimin terrorist/örgüt olarak anıldığına bakmak yeterlidir. Darbe ile devletTürkçede tevafuk etmiştir. Darbe yapamayanlar hain olurken, darbe yapabilenler devlet olur. Mesela, Kenan Evren bir terörist idi ama başardı devlet oldu. D’yi kapanlar hemen bayrak sallamaya vatan, millet naraları atmaya başlarlar. Yerlerinden ettikleri eski bayrak sallayıcılar alfabedeki yerleri itibariyle E’ye hatta F’ye düşerler. Devlette devamlılık esastır:Devlette elit sirkülasyonu gibi tedhiş örgütü sirkülasyonu vardır. Bayrak kimdeyse, yalanın büyüğü, propagandanın irisi ondadır. Namerdin büyüğü çoğu kez elinde silah ile vatanseverlik pozu verendir. Kalabalık çoğu kez kabalığın teşvik edicisidir. Her devletin, sivil tedhişçileri, kan banyosu tellakları vardır.
Siyaset kendi dışında bir hakikate tabi olmadığı için, siyaset yapanların ürettiği malzemeden başka kendine ait bir hakikat imkânına sahip olmayan insanlar büyük bir kayıptadır.
AKADEMİSYENLERİN BİLDİRİSİ: Bir bildiriden dolayı insanların linç edilmesi ve hedef gösterilmesi bir ifade özgürlüğü sorunu olmaktan çıkıp bir ihanet avcılığına dönüşmüş bulunuyor. Arkasında insan olan bir fikre (doğru veya yanlış), fikirle değil de tehdit ve devlet silahıyla cevap verilmesi zorbalıktır, şiddetle kınıyorum. Onuncu Yıl Marşı’nın ritmine uyup, on küsur yılda bu kadar çok devlet-tapıcısı yaratan bir iktidar tecrübesi belki de üzerinde en çok düşünülmesi gereken konu.
{ Mücahit Bilici - Yeni Yüzyıl }