erotik shop
Bugun...


Bir Ateist'in İslam'ı seçişinin hikayesi
Amerikalı ateist bir Matematik Profesörünün dinini değiştirerek İslam dinini seçtiğini duymuş olanlarınız vardır muhakkak. Duymamış olanlar da youtube üzerinden bu öğretici serüveni izleyebilirler. Bu hikayenin insanın ruhuna dokunan bizi düşünmeye sevkeden, bundan ders çıkarmamıza vesile olabilecek naif bir tarafı var. Tavsiyem, kendinizi o profesörün yerine koyarak bir daha bu hikayeyi dinlemeniz ve samimi olarak kendinizi sorgulamanız. İnandığımız islam ya da bize öğretilen islamı gerçekte ne kadar tanıyoruz ve biliyoruz.

facebook-paylas
Tarih: 21-02-2016 01:32
Bir Ateist'in İslam'ı seçişinin hikayesi
+ -
Amerikalı ateist bir Matematik Profesörünün dinini değiştirerek İslam dinini seçtiğini duymuş olanlarınız vardır muhakkak. Duymamış olanlar da youtube üzerinden bu öğretici serüveni izleyebilirler. Bu hikayenin insanın ruhuna dokunan bizi düşünmeye sevkeden, bundan ders çıkarmamıza vesile olabilecek naif bir tarafı var. Tavsiyem, kendinizi o profesörün yerine koyarak bir daha bu hikayeyi dinlemeniz ve samimi olarak kendinizi sorgulamanız. İnandığımız islam ya da bize öğretilen islamı gerçekte ne kadar tanıyoruz ve biliyoruz.

Fazla detaya girmeden kısaca bahsetmek gerekirse; sözü geçen Amerikalı Ateist Profesör bugün bazılarımızın içinde olduğu duruma benzer bir durumda, kendisini bir boşlukta hissetmektedir. Varoluşunu sürekli sorgulamakta ve dünyanın bu kadar kötü insanlarla dolu olmasını, bu kadar kötülüğün olmasını bir türlü anlayamamaktadır. Oysa biz Kur'andan da biliyouz ki Tin suresinde geçen "esfele sâfilîn" derecesinde aşağının da aşağısı insanlar da vardır. Hristiyan bir ailede büyümesinin ve hristiyanlıktaki "ilk günah" anlayışı ile dünyaya cezalandırılmak için gönderilmiş olmamız gibi kavramların ateist olmasında katkısı vardır elbette; ancak islamı genç yaşlarına kadar araştırmamış olması, en azından bir seçenek olarak bile görmemiş olmasının aslında batı'da oluşturulan islam imajının payının olduğunu söylemek de yanlış olmaz sanırım.

Bir gün yakın bir akrabasının odasına bıraktığı Kur'an'ı Kerim'i (evinde okuyacağı başka birşey kalmadığından) okumaya başlar. Bu okuma profesör için herşeyin yeniden başlaması olur adeta. Bir bilim adamı olarak Kur'anı sorgulayıcı bir yöntemle okuduğunu söylemeye gerek yoktur sanırım. Ancak kendi ifadesiyle daha başlar başlamaz diğer kutsal kitapların aksine Kur'an'ın insana hitab eden bir dille yazıldığını farketmiş ve bundan etkilenmiştir. Okurken aklına gelen soruların bir sonraki ayette cevaplanıyor olması ise onu gerçekten şaşırtmıştır ama onu asıl şaşırtan ve kafasında şimşeklerin çakmasına neden olan şey bakara suresinin 30. ayetidir.

O ayeti hatırlayalım;

"Ve Rabbin meleklere: “Muhakkak ki Ben yeryüzünde bir halife kılacağım.” demişti. (Melekler de): “Orada fesat çıkaracak ve kan dökecek birisini mi yaratacaksın? Biz Seni, hamd ile tesbih ve seni takdis ediyoruz.” dediler. (Rabbin de): “Muhakkak ki ben, sizin bilmediklerinizi bilirim.” buyurdu."

Bu ayet Profesörün tam da yıllarca içinden çıkamadığı, cevabını bulmadığı sorunun bir anda karşısına çıkmasından başka birşey değildir. Aslında ayetin devamında bu sorunun cevaplanmamış olması onun Kur'anın devamını da okumasına yol açmış ve tüm analitik sorgulamalarına ve çürütme çabalarına rağmen Kur'an da bir kusur bulamayan Profesör sonunda İslam dinini seçerek müslüman olmaya karar vermiştir. 

Peki biz bu hikayeden ne öğrenebiliriz diye düşünelim? İyi kötü çoğumuz Kur'an meallerini okumuşuzdur, ancak kaçımız gerçekten içimize sindirerek, anlatılmak isteneni anlamaya çalışarak okuduk. Roman okur gibi okunan bir Kur'an dan nasıl faydalanabiliriz, hele sadece arapçasını okuyarak içinde neler yazıldığından bihaber olanları da düşünürsek..

Dücane Cündioğlu bir keresinde kardeşine bir Kur'an meali verdiğini ve sonrasında kendisine meal okumalarının nasıl gittiğini sorduğundan bahseder. Kardeşi, bazı yerlerde aklına bazı şeylerin takıldığını ancak bunları hemen unutmaya çalıştığını söyleyince; Dücane Cündioğlu ona Kur'an a inanmak zorunda olmadığını ancak bir müslüman olarak inanmayı seçtiyse içinde hata olamayacağına da inanması gerektiğini söylerek ''doğru olmadığını düşündüğü bir yer varsa beraber irdelemeyi ve eğer yanlış bulurlarsa da bunu herkese duyurmayı teklif eder'' ki bu aslında bir mumin olarak bizlerin de davranış biçimi olmalı.

Kur'anı hakkını vererek okuduğumuzda görürüz ki aslında merak ettiğimiz içinden çıkamadığımız şeylerin çoğunun cevabı içinde saklı. Buradan gelecekle ilgili kehanetler, ya da bazı bilimsel kanıtların Kur'an da gizlendiği anlamı çıkmasın.

Söylemeye çalıştığım İnsana dair, yaratma eylemine dair çoğu sorumuza, eğer Kur'an ı gerçekten kulak vererek, indirildiği dönemdeki olaylar ışığında düşünerek okursak cevap bulabileceğimizi düşünüyorum.

Nihayetinde Yaratıcı tarafından bizlere, İnsan'a hitaben yazılmış bir metinden bahsediyoruz. Belki bir ateist gibi islami anlamda tamamen boş bir zihin yapısıyla okuma şansına sahip olmayabiliriz, çünkü zihmimiz bize din diye öğretilen bir sürü yanlış bilgi ve hurafeyle dolu ama ingilizce'de "unlearning" denilen yöntemle zihnimizi olabildiğince boşaltarak okursak yaratıcının muradını anlama noktasında daha başarılı olabiliriz diye düşünüyorum.

Fikir Zemini 




Bu haber 911 defa okunmuştur.

YORUMLAR

Henüz Yorum Eklenmemiştir.Bu Haber'e ilk yorum yapan siz olun.

YORUM YAZ



İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER HABERLER
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
YUKARI