Gerek Arap Milliyetçiler gerekse Türk Milliyetçiler, yıllardır Kürdistan talebinin Büyük İsrail için bir ön hazırlık olduğunu, Kürdistan’ın kurulmasıyla Yahudilere vaat edilen Arzı Mev'ud'un tamamlanacağını iddia etmektedirler. Bir an bunun gerçek olduğunu kabullensek bile, iki nehir arasında onlarca Arap devleti var. Ancak, hiç kimse bu devletlerin Büyük İsrail'e ön hazırlık olduğunu varsaymamaktadır.
Vaat edilmiş topraklar (Arzı Mev’ud) Araplar ve Türkler tarafında stratejik çıkarlarından ötürü bilerek yanlış kullanılmaktadır. Çünkü Kürdistan coğrafyası zikir ettiğimiz ülkelerin topraklarının bir kısmını da kapsamaktadır. Halkın gözünde bu minvaldeki talepleri itibarsızlaştırmak için böyle bir iddianın içerisinde yer almışlardır.
Fakat gülünç olan, Nil Irmağından Büyük Irmağa (Fırat) kadar olan topraklara baktığımızda, Kürdistan coğrafyasının bu toprakların dışında kaldığını görürüz. Yani Kürdistan’ın yüzde doksanı Fırat’ın batısında değil Doğusunda yer alır.
Gelelim Arzı Mev’udun Nil ve Fırat Nehirleri arasındaki topraklar olduğu iddiasına. Bu tamamen hurafedir. Daha da önemlisi bir algı operasyonudur. Çünkü Yahudi kaynaklarında Hz Musa’ya vaat edilen topraklar kesin olarak belirtilmiştir.
Şöyle ki, Hz İbrahim’e ve Hz Musa’ya (Yahudiler) vaat edilmiş topraklar farklıdır. Yani, Rab tarafında Hz İbrahim’e vaat edilen topraklar ile Hz Musa’ya vaat edilen toprakların sınırları bir biriyle örtüşmemektedir.
Yahudilerin Kutsal kitabında Rab İbrahim’le anlaşarak ona şöyle dedi: “Mısır Irmağı’ndan büyük Fırat Irmağı’na kadar uzanan toprakları senin soyuna vereceğim.” (Yaratılış- Bab 15.)
Yukarıdaki metinde Rap ve Hz İbrahim arasındaki var sayılan anlaşma zikir edilmektedir. Ancak Hz İbrahim Yahudi değildir. Yahudiler Hz İbrahim’in torunu Hz Yakup’un( İsrail) oğlu Yahuda dan geldiklerini varsayarlar. Hz İbrahim’in İshak’ta gayri Hz İsmail diye bir oğlu daha vardı. Yani Bu Topraklar aynı zamanda Hz İsmail’in soyuna da vaat edilmiştir.
Gelelim konumuz olan ve Hz Musa’ya vaat edilen arzı mev’uda...
Bu topraklar Şeria Nehri (Ürdün Nehri) ile Güney Sina çölüdür. Hz Musa Mısırda çıkarken beraberinde getirdiği kavmini, Rabbinin emri ile bu topraklara yerleştirmek istedi.
Ancak, Beni İsrail kavmi her seferinde Hz Musa’ya isyan ederek onun tevhidi akidesine saygısızlık etmişlerdir. Eski adetlerinden, putperesliklerinden ve köle ruhlu yapılarından vazgeçmemişleridir. Dolayısıyla Hz Musa bu mantaliteye sahip neslin kutsal topraklara girmesine izin vermemiş, yaklaşık kırk yıl çölde iskan etmiştir.
“Rab Hz Musa’ya; İbrahim’e, İshak’a, Yakup’a seni soyuna vereceğim diye ant içtiği ülke budur. ülkeyi sana gösterdim ama oraya girmeyeceksin demişti”
Hz Musa, Rabbın ”Oraya girmeyeceksiniz” dediği Kutsal beldelere sokmadığı neslin tamamen ölmesini bekledi. Çünkü bu nesil mısırda putperest olmuştu. En önemlisi kendi ırklarının Mısır ırkından daha aşağı bir ırk olduğu yalanı ruhlarına kadar işlemişti. Bunlarla yeni bir hayata başlama imkanını reel görmemiştir. Bu savla bu ilk neslin Allahın kendisine vaat ettiği topraklara sokmamıştı. Hatta kendiside bu uğurda kutsal topraklara girmeden vefat etmiştir.
''Kulum Musa öldü. Ey Yuşa! şimdi kalk bütün halkla birlikte Şeria Nehrini (Ürdün Nehri) geç. siz İsrail halkına vereceğim dediğim (arzı mev’uda) ülkeye girin''. denilmiştir.
İlk nesil Hz Musa ile birlikte ölmüş ve Allah bir başka peygamber olan Hz Yuşa’ya halkıyla birlikte vaat edilmiş topraklara girmesini emir vermiştir. Metinlerde de anlaşılacağı üzere Allah Tealanın, Yahudi nesline, dar bir alan olan Şeria Nehri ve Güney Sina çölü arasındaki toprakları vaat etmiştir. bu topraklar Kürdistan değil, Kenan yani Filistin diyarıdır.
Hasan Şerefoğlu - Fikir Zemini