Anadili Kürtçe (Kurmancî ve kirdkî) olan öğrenciler bu öğretim yılına her yıl gibi dezavantaj ile başladılar. Merhum TÖB-DER Başkanı Gültekin Gazioğlu ağabeyin bir konuşmasındaki ifadesi ile “Kürtler Maça 1-0 yenik başladılar”. 92 yıldır bu şoven, milliyetçi ve asimilasyoncu eğitim sistemi böyle devam ediyor. Tabi AK-Parti iktidarı döneminde olan kimi değişiklikleri de göz önüne almak lazım. Herşey siyah beyaz değildir. Arada kimi gri tonlarıda görmek gerekir.
AK-Parti iktidarı döneminde TRT-Kurdî 24 saat Kürtçe yayına başladı. Devlet inkar ettiği bir dili ve o dili konuşanları yani Kürtlerin varlığını kabul etti. Kürtçe kitap yayınında müthiş bir gelişme oldu. Nihayetin de 90 yıl sonra Kürtçe seçmeli ders okul müfredatına girdi. Mardin Artuklu Üniversitesi ve diğer birkaç bölge üniversitesinde Kürtçe öğretmen eğitim ve öğretimine başlanıldı. Bunları biz hep birer adım olarak gördük ve devamının gelmesinin zorunluluğuna inandık.
Kürt dili, kültürü ve tarihinin varlığından bahsetmek, o alanda ürünler üretmek eskiden bu devletin yasalarına göre suçtu. Zından, işkence ve çeşitli insanlıkdışı hakaret ve baskılara maruz kalmak doğal idi. Tıpkı Kürtçe isimlerin yeni doğan çocuklara verilmesinde Avrupa ülkeleri Türkiye temsilciliklerine kadar uzanan baskılara kadar Kürt halkı bunların hepsini yaşadı.
AK-Parti hükümetlerinin attığı bütün bu önemli adımların sonucu şu idi: Eski yönetimler asimilasyona yönelik baskıcı ve yok edici eski devlet politikaları ile Kürt dili ve kültürünü dolaysız öldürüyordu. Kürt halkı dilkıyım (Linguizid) siyaseti ile yok olma (tarihten silinme) tehlikesi ile yüzyüze idi. Ak-Parti hükümetleri “asimilasyon, red ve inkar politikasını sonlardırdıklarını” açıkça ilan ediyordu.
Ancak bu olumlu adımlar yeterli değil. Zira anadilde eğitim devlet eli ile desteklenip resmi olarak gerçekleşmediği sürece Kürt dili uzun vade de yok olma tehdidi altında olacaktır. Artuklu üniversitesinden mezun olan ve öğretmen formasyonu alan Kürt dili öğretmenlerinin atanmaları yapılmadı. Yöneticiler Kürtçe özel okul açabilirsiniz diyorlar. Nerede kaldı eşit vatandaşlık? Bu devlet Türkçe eğitim veren okullar açıyorsa Kürtçe eğitim veren Kürt okullarıda açmalıdır.
Ancak bu senede gördüğümüz gibi okullar yeni ders yılına başlamadan çok kısa bir süre önce DTK basın toplantısı yaptı ve velileri “bir hafta boyunca okullara çocuklarını göndermemeleri yönünde” çağrı yaptı. Bu çağrıya yankı çok cılız oldu. Oysa bu can alıcı önemli sorun konusunda yukarıda tüm Kürt’lerin siyasi ve sivil örgütlerinin ortakdüşündüklerini belitmiştik.
O zaman ne yapmalı? Ulusal konular hele anadilde eğitim talebi demokratik bir hak talebidir. Bu hakkın haklılığının yinelenmesi için Kürt halkı, onun siyasal ve sivil örgütleri ortak çağrı yapabilirler. Bunun hazırlıkları eksiksiz olarak uzun vadeli yapılabilir. Bir tek çocuğumuzun ve insanımızın burnu bile kanamadan 1 gün okulyaşındaki çocuklarımız ile evimizde oturup dışarıya çıkmadığımızı düşünün..
Dünya kamu oyuna Kürdistan’ın kuzeyindeki kent ve yerleşim birimlerinden boş okullar ve sokakların yansıdığı kareleri düşünün. Sadece 1 gün yeterlidir, hatta yarım gün bile olabilir. Bu talebimizin gerçekleşebilme olasılığı gündeme “bomba gibi” düşer. Öncesinde neden ana dilinde eğitim şarttır? konusunda insanlarımız bilgilendirilir ve herkes bu hakkı bilince çıkararak savunur. Türkiye’deki tüm demokratların, herkesin desteğini alabileceğimize inanıyorum.
Bunun yerine, ben karar veririm, kamuoyuna da açıklarım onlarda uyar diye düşünürseniz eyleminiz bu seferki gibi yine cılız kalır, kendinizi bile tatmin etme olanağı bulamazsınız. Oysa ortaklaşarak, birlikte olmak isteyen tek bir kişiyi bile dışlamadan soruna demokratik tavır ve ulusal hak arayışı mantığı ile yaklaşırsak kazanacağımız çok şeyin olacağını düşünüyorum. Derdim birilerini yerip ötekileştirmek değil. Derdim böylesine ulusal ve can alıcı bir konuda eleştirdiklerimde dahil herkes ile böylesine önemli bir konuda ortaklaşmak. Çünkü bu konuda hepimiz aynı düşünüyoruz. Öyleyse buyurun birlikte bu büyük barışçıl ve siyasal eylemi örgütleyelim. Böylesi bir başarı Kürdistan’lılar arası ilişkilerde ve Türkiye demokrasisine önemli bir katkı olur.
(Sertaç Bucak - Kürt Demokrat Platformu)